Hiçbir şeyi. Sadece işimizi zorlaştırır. | Open Subtitles | لا يغيّر شيئاً، إنّما يجعل كلّ شيء أكثر صعوبة |
... biraz nefes nefese kalmak konuşma ritmini değiştirir yalanının fark edilmesini zorlaştırır. | Open Subtitles | لديه صعوبة في التنفس سيغير ذلك إيقاع الكلام سيزيد ذلك من صعوبة ضبط الكذبة |
Aslında zarar görmüş doku iç muayeneyi daha da zorlaştırır. | Open Subtitles | في الحقيقة، النسيج المتضرّر يجعل الفحص الداخلي أكثر صعوبة. |
Bu benim işimi zorlaştırır, çünkü onları şaşırtmak istiyorsam, aynı şekilde başlayıp farklı biten bir hikâye anlatmam gerekir. Bir çarpıtma üzerine çarpıtılmış bir numara. | TED | و هو ما يجعل عملي أكثر صعوبة و السبب،إذا كنت اريد مفاجأتهم سوية يتوجب علي ان أروي قصة تبدأ بصورة مشابهة لكنها تنتهي بصورة مختلفة خدعة بتحريف و على تحريف. |
Çünkü bu sadece insanların doğru bilgi almasını zorlaştırır. | Open Subtitles | لأن هذا فقط سيصعب حصول الناس على المعلومات الصحيحة التي يحتاجونها |
Bu, birbirinizi unutmanızı daha da zorlaştırır. | Open Subtitles | سيصعّب هذا عليكما تخطّي العلاقة. |
Ne pahasına olursa olsun düzeni sağlamak zorundayız. Panik, işleri daha da zorlaştırır. | Open Subtitles | يجب أن نحافظ على النظام بأي ثمن الرعب سيعقد الأمور |
Bu da benim işimi bir kat daha zorlaştırır. Pekala, bak. | Open Subtitles | ذلك يجعل عملي اصعب حقاً حسناً، اسمع |
Eğer birini vuruyor fakat ölmüyorsa bu lanet işimi yapmamı daha da zorlaştırır. | Open Subtitles | عندما أطلق النار على شخص ولا يموت مما يصعّب علي قيامي بمهمتي اللعينة |
Hareketleri başlatmayı daha da zorlaştırır. | TED | ما يجعل الشروع في الحركة أكثر صعوبة. |
Bu sadece ayrılığı daha da zorlaştırır. | Open Subtitles | ستكون المفارقات أكثر صعوبة بهذا الشكل. |
Çocuklar işi daha da zorlaştırır, Zack. | Open Subtitles | الأطفال يزيدون من صعوبة الأمر يا زاك |
Dava açılması bu olayı arkanda bırakmanı daha da zorlaştırır. | Open Subtitles | القضية ستزيد من صعوبة نسيانك للأمر |
Bu sadece işleri zorlaştırır. | Open Subtitles | سوف تجعل الامور اكثر صعوبة فقط. |
Bu da değişimi bizler için oldukça zorlaştırır ve sanırım değişim konusunda oldukça iyi olan adama dair bir dizi çekmelerinin nedeni de bu. | TED | وهذا ما يجعل استخدام الأشياء في مجالات أخرى صعباً علينا جميعاً لذلك قاموا بعمل برنامج تلفزيوني للشاب الذي كان ماهراً في استخدام الأشياء في مجالات مختلفة. |
Üzgünüm, bu seni göz ardı etmeyi zorlaştırır. | Open Subtitles | آسف، سيصعب عليَّ تجاهلك أكثر |
- İşleri zorlaştırır. | Open Subtitles | سيصعب هذا كل شئ |
Ne yazık ki, trenlerde yaşamaya da başlayacak. Bu da kokain çekmeyi oldukça zorlaştırır. | Open Subtitles | و لسوء الحظّ سيعيش في قطار و هذا سيصعّب عليه تعاطي الكوكايين... |
Baskı yaparsan onu kaybederiz. Bu da Burnett'i bulmayı daha zorlaştırır. | Open Subtitles | لو ضغطتِ عليها فسنخسرها، مما سيصعّب علينا إيجاد (برنت). |
Bu işi biraz zorlaştırır. | Open Subtitles | هذا سيعقد الأمور |
Bu işi biraz zorlaştırır. | Open Subtitles | هذا سيعقد الأمور |
- Evet. Hiç olmamış gibi davranmak daha da zorlaştırır. | Open Subtitles | سيكون اصعب لو تظاهرتم بان ذلك لا يحدث |
Daha sıcak vücut bakteri ve virüslerin üreyip yayılmasını zorlaştırır çünkü bunlar yüksek ısıya dayanıksızdır. | TED | الجسم الأدفأ يصعّب على البكتيريا والفيروسات التكاثر والانتشار لأنها حساسة للحرارة. |
Öldürüldüğünü adalete bildirmek sadece katili yakalamayı zorlaştırır. Ben kendim adaleti sağlayacağım. | Open Subtitles | تنبيه القاتل سوف يصعب من الإمساك به سأحصل على العدالة |