Oy vermeyi zorlaştırmak için ülkenin dört bir yanında çaba gösterenleri hemen geri püskürtmek zorundayız. | TED | حسناَ يجب علينا أن ندفع هذه الجهود على قدم وساق عبر البلاد الآن لنجعل التصويت أصعب. |
Hayatımızı zorlaştırmak için elinden geleni yapıyor, tek sebep kızımın sakat olması. | Open Subtitles | لقد فعلت كل ما تستطيع . لتجعل حياتنا أصعب . لمجرد أن الفتاة معاقة |
Daha da zorlaştırmak niyetinde değilim. | Open Subtitles | أعلم أن ذلك صعبٌ عليك لا أريد أن أصعب الأمر أكثر. |
Ağlama. durumu daha da zorlaştırmak zorunda değilsin, tamam mı? | Open Subtitles | لا تبكي، ليس عليكِ تصعيب الأمور أكثر مما هي عليه، حسناً؟ |
zorlaştırmak istemiyorum. Gerçekten, çalışmıyorum. Ben- | Open Subtitles | لا أريد تصعيب الأمور اردت فقط التعبير عن أسفي |
İşimizi zorlaştırmak isterler, çünkü biz onları mahvetmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | سيجعلون عملنا اصعب لاننا نحاول ان نقضي عليهم |
Onun hayatını tehlikeye sokarak durumunu daha da zorlaştırmak istemezsin ya? | Open Subtitles | أنت لا تريد تعقيد حالتك أبعد بتعريض للخطر حياته ثانية، أليس كذلك؟ |
Olayları senin için daha da zorlaştırmak istemiyorum. | Open Subtitles | أسمع , أنا لا أريد سبب أو جعل أيّ شيء يقسو عليك |
Daha da uzatmak, ya da zorlaştırmak istemiyorum. | Open Subtitles | إنظري , أنا لا أحاول أن اجعله أصعب أكثر أو أطول اكثر |
İşimizi daha da zorlaştırmak isteyen biri karavanı ateşe verdi. | Open Subtitles | موقع جريمة قد حرق للتو من قِبل شخص يحاول أن يجعل عملنا أصعب |
Ryan, işini daha fazla zorlaştırmak gibi bir niyetim yok. | Open Subtitles | أصعب عما هو عليه يا راين، لكن اللوردز على وشك السقوط. |
İşini zorlaştırmak istememiştim. | Open Subtitles | -إسمع أيها المحقق لم أقصد أن أصعب الأمور عليك |
Kimsenin hayatını zorlaştırmak istemem. | Open Subtitles | لا أريد أن أجعل حياة أي شخص أصعب |
Bunu Erin için zorlaştırmak istememiştim. | Open Subtitles | لم أقصد ان أصعب الأمر على ايرين |
Hayatımı elinden geldiğince zorlaştırmak istiyor. | Open Subtitles | لقد حاول تصعيب الأمور عليّ بقدر الإمكان |
Yeter! Bunu zorlaştırmak için ısrar ediyorsan.. | Open Subtitles | كفى، إنّك تصرّين على تصعيب الوضع. |
- İşleri zorlaştırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لم أشاء تصعيب الأمور |
Buraya hayatını zorlaştırmak için gelmedim. | Open Subtitles | لم أتي لهنا لأجعل الامور اصعب عليكي. |
Biliyorum, niyetim asla işleri senin için zorlaştırmak olmadı. | Open Subtitles | أعرفُ، ولم أقصد أن اصعب الأمور عليكِ |
zorlaştırmak mı? Ben zorluk mu çıkarıyorum? | Open Subtitles | انا اصعب الامور ؟ |
Sen her zaman, her şeyi zorlaştırmak istersin zaten. | Open Subtitles | - أنت دائمًا تُحب تعقيد الأمور ، سأصاب بالصُدَاع |
Hayatımı zorlaştırmak istemiyorum. | Open Subtitles | أجل لكنني لا أريد تعقيد حياتي |
Olayları senin için daha da zorlaştırmak istemiyorum. | Open Subtitles | أسمع , أنا لا أريد سبب أو جعل أيّ شيء يقسو عليك |