| Beni ev arkadaşlarıyla yaşamaya zorladın. Şimdi, plan buydu, değil mi? | Open Subtitles | أجبرتني على الإنتقال إلى السكن الجامعي تلك كانت الخطة أليس كذلك؟ |
| Beni bunu yapmaya sen zorladın. Umarım bunun için kendini suçlarsın. | Open Subtitles | لقد دفعتني للقيام بذلك ، لذا آمل أن تلومي نفسكِ |
| Çok zorladın, o da dayanamadı. Şu an aramızda değilse senin suçundur bu. | Open Subtitles | ضغطت عليها بشدة ودمرتها والآن إن كانت ميتة فهو خطؤك |
| Malcolm'u işbirlikçilerini söylemesi için zorladın mı? | Open Subtitles | هل اجبرت مالكوم ليخبرك من متورط معه ايضاَ؟ |
| Onunla seks yapabilmek için et yemeye zorladın. | Open Subtitles | أجبرته على أكل اللحوم حتى يمكنك أن تمارس الجنس معها |
| Çünkü onu imzalamaya zorladın. Evet, onu olmasını istediğin kız hâline getirebilmek için elinden geleni yaptın, değil mi? | Open Subtitles | لأنّكَ أجبرتها على ذلك، أقصد أنكَ فعلت ما بوسعكَ لتحوّلها إلى الفتاه التي وددتها أنّ تكون، صحيح؟ |
| Beni çok fazla zorladın. Ona selam gönderemezsin. Bunu yapamazsın. | Open Subtitles | أنتِ دفعتيني لاستخدام القوة معكِ لا يمكن أن تبعثين إليه بحلك |
| Beni başkasını zorladığından... daha fazla zorladın. | Open Subtitles | لا أظنك كنت عادلاً معي كنت تضغط علي منذ البداية |
| Bu düğüne beni sen zorladın, o yüzden istediğim gibi yapacağım! | Open Subtitles | أجبرتني في هذا الزواج لذا سأفعل ما أريده |
| Bu yargılama yüzünden beni, kız arkadaşımı öldürmeye zorladın. | Open Subtitles | لقد أجبرتني على قتل صديقتي بسبب هذه المحاكمة |
| Beni bir konuşma yapmam için zorladın, iyi niyet göstermem için değil. | Open Subtitles | لقد أجبرتني فقط علي تقديم خطبة و ليس نية حسنة |
| Beni sürekli buna zorladığın için. zorladın, zorladın, durmadan zorladın. Ne zaman memnun kalacaksın, anne? | Open Subtitles | ذلك لأنّ هذا ما دفعتني لفعله دائماً، ما انفككتِ تدفعين، ومتى ستكتفين، أمّي؟ |
| Onu şu açık öğretim mevzusunda fazla zorladın. | Open Subtitles | لقد ضغطت عليها بشدة بأمرتمديدالدراسة. |
| Ben seninkini kurtardım. Beni buna sen zorladın. | Open Subtitles | انا من انقذ حياتك انت اجبرت ذلك علي |
| Ya da belki hayat sigortası belgelerini imzalaması için onu zorladın. | Open Subtitles | أو ربما أنت أجبرته على أن يوقّع على اوراق التأمين على حياته |
| Hizmetçini hamile bırakmıştın ve öz çocuğunu aldırması için onu zorladın. | Open Subtitles | قمت بجعل خادمتك حاملاً أجبرتها على أجهاض طفلها |
| Beni çok fazla zorladın. Ona selam gönderemezsin. Bunu yapamazsın. | Open Subtitles | أنتِ دفعتيني لاستخدام القوة معكِ لا يمكن أن تبعثين إليه بحبك |
| Zamana ihtiyacım vardı ve sen beni karar vermeye zorladın. | Open Subtitles | احتجتبعضالوقت, و أنت كنت تضغط عليّ لاتخاذ قرار |
| Kızımı diz çökmeye zorladın ve sen bunu ödeyeceksin. | Open Subtitles | لقد أجبرت أبنتي أن يجلس على ركبتيها، وكانت تريد أن تدفع الثمن |
| Ben sadece soru sordum. Ama sen onu zorladın, meydan okudun. | Open Subtitles | كلّ ما كان لديّ هي تساؤلات، لكنّكِ ضغطتِ عليه وتحديتِه. |
| Daha önce yapmak zorunda kaldığımdan daha iğrenç... dövüşmeye zorladın beni. | Open Subtitles | أجبرتَني للمُحَارَبَة بأوسخ في هناك مِنْ أَنِّي لم اضطر الى عمل ذلك من قبل. |
| Onu, bıraktığı bir hayata tekrar girmeye zorladın. | Open Subtitles | وأجبرته على العودة للحياة التي تركها مؤخراً. |
| Benim Fonuma 3.5 milyon dolar para bağışlamaları için onları zorladın. | Open Subtitles | أذاً أنت جعلتهم يتبرعون ب 3 مليون دولا الى مؤسستي |
| Değişime zorladın, ve açık olmam gerekirse beni daha iyi bir konuma getirdin. | Open Subtitles | أنتِ أرغمتني على التغير ، وبصراحة فقد جلبتني لمكان أفضل |