Benimle evlenmesini istedim. Onu zorlayamam ya. Kararını kendi vermeli. | Open Subtitles | لقد طلبت منها الزواج ، لا يمكننى إجبارها عليها أن تقرربنفسها |
Oyun oynamak istemiyorsan seni buna zorlayamam sanırım. | Open Subtitles | أنتى لا تريدين اللعب أعتقد أننى لا أستطيع إجبارك |
Roger'la bu trajik kazayı konuşmanız için hiçbirinizi zorlayamam ama onunla oturup 30 dakika boyunca istediğiniz her şeyi konuşmaya mecbur tutabilirim. | Open Subtitles | لذلك، لا أستطيع إجبار أي منكم لاجراء محادثة مع روجر حول هذا الحادث المأساوي السيارة. ولكن يمكنني أن اجبرك على الجلوس |
Bana bakması için kız kardeşimi zorlayamam çünkü parasını geri aldı | Open Subtitles | لا يمكنني حتى أن أجبر أختي لتعتني بي لأنها استعادت أموالها |
Biliyorsun, tüm gece oralarda olmanız için sizi zorlayamam. Bu oldukça tehlikeli olacaktır | Open Subtitles | لا أستطيع أن أجبرك على الذهاب ليلاً سيكون المكان خطير |
Bu kadar çok hasta varken hiçbirini oraya gitmeleri için zorlayamam. | Open Subtitles | لن أرغم أيّ مشرف للعمل بها , في وجود كل هذه الأعمال في الوهدة |
Hayır,ciddiyim.Bunu yapamam. Seni alamam.Buna zorlayamam. | Open Subtitles | لا، أعني أنّي لا أستطيع إرغامكِ لا أستطيع أخذكِ و لا إجباركِ |
Daha beni aramadı. Seninle buluşması için onu zorlayamam. | Open Subtitles | لم يعاود الاتصال بي بعد لا يمكنني إجباره على لقائك |
Ama öyle bile olsa, beni sevmesi için o kişiyi zorlayamam. | Open Subtitles | لكن بالرغم من ذلك ، لا أستطيع أجبار ذلك الشخص على أن يحبنـي |
- İstemiyorsa onu ziyaret etmeye zorlayamam. | Open Subtitles | انظر, لا يمكنني أن أجبره على الحضور إذا كان لا يريد ذلك |
Bu ailenin bir parçası olman içi seni zorlayamam. | Open Subtitles | لا استطيع اجبارك لتكون جزء من هذه العائلة |
Demek istediğim şey, avukatıyla konuştum, onu burada kalması konusunda zorlayamam. | Open Subtitles | وفق محاميها، لا يمكنني إجبارها على البقاء |
Eğer kızının yapmak istemediği buysa onu zorlayamam. Onlar 14'ünde. | Open Subtitles | بسبب أنه إن لم تكن ابنتك تريد القيام به لا أستطيع إجبارها |
Yapabilirsin. Ama seni zorlayamam | Open Subtitles | بليمكنك، لكن لا يمكنني إجبارك على الرحيل |
Şimdi, sizi işbirliği yapmanız ya da laboratuarınızı kullanmamız için zorlayamam ama doğru olanı yapmanız için kendinizi zorlamanızı istiyorum. | Open Subtitles | الآن، لا أستطيع قانونياً إجبارك على التعاون أو إستخدام المختبر الخاص بك، لذا أطلب منك أن تجبر نفسك |
Bu sefer, yine de, ...bir tanığı ifade vermeye zorlayamam, oturan valiyi rahat bırakalım. | Open Subtitles | و في هذه الحالة ؛ و مهما يكنْ لا أستطيع إجبار شهادة أحد الشهود و ناهيكَ عن الجلوس مع الحاكم |
Marianne'i konuşmaya zorlayamam. Sen de zorlamamalısın. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أجبر ماريان على اظهار أي سر، ولا أنت أيضاً |
Seni burada benimle kalmaya zorlayamam. | Open Subtitles | "لن أجبرك على البقاء معي هنا لو أردت الرحيل" |
Bakın, kimseyi başka birisiyle çocuk sahibi olmaya zorlayamam. | Open Subtitles | انظر، لا يمكنني أن أرغم أحداً أن يرزق بطفلٍ من أحدٍ آخر |
Ona dönmen için seni zorlayamam Cassie. Ama babanı durdurmak istiyorsan Stephen'ı kurtar belki o da hepimizi kurtarır. | Open Subtitles | لا يمكنني إجباركِ للدخول إليه يا (كاسي) إذا كنتِ تريدين إيقاف والدكِ، انقذي (ستيفن) |
Ama istemiyorsa onu zorlayamam. | Open Subtitles | لكن اذا لايريد قضاء الوقت معك لايمكنني إجباره |
Ona bütün seçenekleri sunabilirim, ama onu kendi istediğimi yapmaya zorlayamam. | Open Subtitles | , يمكنني أن اعطيها كل الخيارات في العالم لكن لا يمكنني أن أجعلها تفعل ما أريده |
Sadece insanları istemedikleri bir şeyi almaya zorlayamam, hepsi bu. | Open Subtitles | لكني لا استطيع اجبار النس على شراء اشياء لا يرغبون بها |
Tamam, seni şikayetçi olman için zorlayamam ama peki ya kız arkadaşın? | Open Subtitles | حسناً، لا أستطيع إرغامك على رفع شكوى لكن ماذا عن صديقتك؟ |
Sizi buna zorlayamam ama yarın saat 4'te ben burada olacağım. | Open Subtitles | لا يمكنني إرغامكم على العودة إلى هنا، ولكن غدًا في تمام الساعة الرابعة سأكون هنا |