Uğraşmak zorunda kaldığı şeyleri de göz önüne alırsak. | Open Subtitles | خاصة مع الأخذ بالاعتبار كل ما اضطرت للتعامل معه |
Çekmek zorunda kaldığı onca şeyi gördükçe. | Open Subtitles | كل ما اضطرت لمعاناته، وأنتم أيها الأولاد |
Jill onları duymak zorunda kaldığı için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لأن (جيل) اضطرت لسماع ما سمعته |
Amy'nin söylemek zorunda kaldığı yalan için endişelendin, değil mi? | Open Subtitles | قدّ كنتَ قلقاً بشأن الكذبة ، التي تعيّن على (آمي) قولها ، أليس كذلك؟ |
Amy'nin söylemek zorunda kaldığı yalan için endişelendin, değil mi? | Open Subtitles | قدّ كنتَ قلقاً بشأن الكذبة ، التي تعيّن على (آمي) قولها ، أليس كذلك؟ |