Hiç orduda görev yapmadım ve... evimi içecek kutularına karşı... savunmak zorunda kalmadım. | Open Subtitles | أنالمأخدمفيالجيشمنقبل , و لم أضطر للدفاع عن منزلي ضد هجوم باستخدام علب الصفيح |
Bütün iş hayatım boyunca işteki sıkıntıları hiç eve getirmek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | في حياتي المهنيّة بأكملها، لم أضطر أبداً إلي جلب متاعب العمل معي إلي المنزل |
Ve bu sabah da karımla seviştim ve hala uyuyor olduğu için nazik olmak zorunda kalmadım. | Open Subtitles | وهذا الصباح، طارحت الغرام مع زوجتي وكانت تستغرق في النوم لذا لم أضطر للرفق بها |
Tamam, belki ben ailemle yaşadığım yerden uzaklaşmak zorunda kalmadım ama bu herkesle evimizi paylaşmanın kolay olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | حسنا، ربما لم يكن علي أن أستأصل كل عائلتي، لكن هذا لا يعني أنه لم يكن من الصعب أن يأتي الجميع الى منزلي. |
Ama iyi ki bunu uzun bir süre yapmak zorunda kalmadım. | TED | ولكن لحسن الحظ، لم يكن عليّ فعل ذلك لفترة طويلة. |
Ve silahımı hiç kılıfından çıkarmak zorunda kalmadım. Bununla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | و لم اضطر قط لإخراج مسدسي من جرابة و أنا فخور بذلك |
Daha önce hiçbir şeyimi kaybetmek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | لم أفقد كل شئ حصلت عليه فى حياتى من قبل |
Bu işi 30 yıldır yapıyorum hiçbir zaman taşınmak zorunda kalmadım | Open Subtitles | أنا أفعل هذا لثلاثين عام و لم أضطر للإنتقال |
Orada olduğum iki sefer de hiçbir yemeği geri göndermek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | أعني في المرتين التي كنت هناك لم أضطر لإعادة أي شيء |
Hazırlandığım şeyi yapmak zorunda kalmadım. | Open Subtitles | لم أضطر إلى عمل ما كنت اجهز نفسي لفعله |
Daha önce hiç, uçaktan atlamak zorunda kalmadım. | Open Subtitles | لم أضطر للقفز من طائرة من قبل |
Ben hiçbir zaman parayı düşünmek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | لم أضطر إلى التفكير في المال |
Çünkü asla... içmek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | لأنني لم أضطر أبداً للشرب |
Onunla başbaşa kalması konusunda hiç endişe etmek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | لم يكن علي أن أقلق كونها تكون معه وحده |
Ben de gelmene sevindim. Sayende kendi kendime konuşmak zorunda kalmadım. | Open Subtitles | لذا أنا لم يكن علي أن أتحدث إلى نفسي |
Cevabı öğrenmek için fazla beklemek zorunda kalmadım. | TED | لم يكن عليّ الانتظار طويلًا لمعرفة الإجابة. |
Ama yine de beni hala sevdiğini varsayalım bu sayede okula dönmek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | لكنفقطلنقلأنه لازاليحبني .. لذا، لم يكن عليّ العودة. |
Onu nasıl yetiştireceğim diye kimseden iznini almak zorunda kalmadım ve bundan hiç hoşlanmam. | Open Subtitles | لم اضطر لطلب إذن أحد مسبقاً بأن أربيها بطريقتي ولا أحب أن افعله |
En azından bunu kullanmak zorunda kalmadım yani. | Open Subtitles | أعني ، على الأقل لم اضطر إلى إستخدام ذلك |
Daha önce hiçbir şeyimi kaybetmek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | لم أفقد كل شئ حصلت عليه فى حياتى من قبل |