Bugünden itibaren 10 yıI sonra patronun olduğumda, sana iyi sözler sarf edeceğim, ve sende istemek zorunda kalmayacaksın efendim. | Open Subtitles | سأقول لك شيئاً، بعد عشر سنوات حينما أكون رئيسك، سأوصي بترقيتك ولن تضطر حتى لطلب ذلك مني يا سيّدي |
Çünkü bir kere bitti, ...bir daha onun zırvalarını dinlemek zorunda kalmayacaksın? | Open Subtitles | مرة حدث لأنه ؟ مرة كل لسماعها تضطر أن يتكرر ولن |
Tamam, ama tehlikeli yerlerde acımasız suçluları kovalamak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | حسناً، لكنك لن تضطري لمطاردة مجرمين عنيفين ضمن حالات خطيرة |
Bu sayede sen de dürüştlüğünden ödün vermek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | بهذه الطريقة, أتعلمين, لن تضطري لافساد نزاهتك أو ما شابه |
Haftaya, tekrar şantiyeye gitmek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | الاسبوع القادم ليس عليك الذهاب للعمل في البناء |
Haftaya, tekrar şantiyeye gitmek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | الاسبوع القادم ليس عليك الذهاب للعمل في البناء |
Artık amcanla uğraşmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | لن تضطرين أبداً للتعامل مع عمّكِ مجدداً. |
Artık en azından bu kocaman evde yanlız yaşamak zorunda kalmayacaksın. Hayır. | Open Subtitles | على الأقل لن تكون مضطراً للعيش بمفردك فى هذا المنزل الكبير |
İkincisi, benimle olduğun sürece bir daha asla ama asla aynalara bakmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | وثانيا، لن تضطر أبدا لرؤية لرؤية صورتك مجددا، طالما أنك معي |
Eğer beni ilk sen vurursan bir karar vermek zorunda kalmayacaksın, değil mi? | Open Subtitles | لو أطلقت النار علي أولاً فلن تضطر للإختيار، أليس كذلك؟ |
Yeni arabana bir isim vermek zorunda kalmayacaksın sanırım. | Open Subtitles | أعتقد بأنك لن تضطر إلى تسمية سيارتك الجديدة بعد ذلك |
En azından ilişkisi hakkındaki haberi yayınlamak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | لن تضطر على الأقل أن تنشر قصة علاقتها الغرامية |
Buna karşılık, hayatının geri kalanını federal hapishanede geçirmek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | في المقابل، لن تضطري لقضاء بقية حياتك في سجن فيدرالي |
Beni almak zorunda kalmayacaksın. Ben çocuk değilim, Sharona. | Open Subtitles | لن تضطري لذلك انا لست بولد صغير، شارونا |
Kişiliğinden fedakarlık etmek zorunda kalmayacaksın. Birazcık hile yapacaksın. | Open Subtitles | لن تضطري للتنازل عن نفسك إنه حول الدقة |
Ayrıca bir daha bu adamı dinlemek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | لن تضطري إلى التصدي لهذا الرجل مجدداً |
Tanrı bilir bir daha çalışmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | يعلم الرب أنه ليس عليك أن تعمل مجدداُ ماذا ستفعل؟ |
Bir daha o oduncu ya da o canavar yüzünden endişenmem gerekmeyecek, sen de bizimle uğraşmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | ليس علي أن أقلق بشأن ذلك الحطاب أو ذلك الوحش أو أيا كان , وأنت ِ ليس عليك أن تتحملينا بعد الآن لكنك ِ سعيدة جدا |
Neyse ki her şeyi tek başına yapmak zorunda kalmayacaksın çünkü hemen burada seni seven ve sana yardım etmek için elinden gelen her şeyi yapacak olan bir ailen var. | Open Subtitles | حسنا، تعرفين ماذا، الخبر الجيد، أنه ليس عليك عمل أي من هذا لوحدك، لأن لديك عائلة هنا تحبك |
Mini Cooper'ım. Böylece bana bir tane almak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | سيارة الكوبر حتى لا تضطرين لشرائها لى |
Bunu sır olarak daha fazla saklamak zorunda kalmayacaksın çünkü birkaç ay içinde kılımızı kıpırdatmadan boşanabileceğiz. | Open Subtitles | لن تكون مضطراً لـ حفظ السر فترةً طويلة لأنه وخلال أشهر قليلة سنفترق بدون أن نفاجئ أحدأً بالخبر |
Endişelenme, kendinden taviz vermek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | لكن لا تقلق، أنت لن تضطرّ لتقديم تنازلات عن نفسك |