Camma, tartışmalarını durdurmak için muhalif tarafların arasına giriyor— otoritesine saygı duymak zorundalar. | TED | تقف كاما بين الأطراف المتنازعة لتمنعهم من القتال يجب عليهم أن يحترموا سلطتها |
Bütün yollardaki mayınları temizlemek zorundalar. Bu büyük bir iş. | Open Subtitles | عليهم أن ينظفوا كل الطرق من الألغام وهذا عمل عظيم |
Er ya da geç, tehlikeli bile olsa denemek zorundalar. | Open Subtitles | لكن في النهاية، عليهم أن يعبروه، بغضّ النظر عن الخطر |
Şartlı erişim: insanları içeriye davet edebilirsiniz ancak onlar kurallara uygun oynamak zorundalar. | TED | الوصول المشروط ، الذي يمكن أن تدعو الناس إليه لكن عليهم ان يتصرفوا وفق القواعد |
Delikleri derince dolduracağız. Bize ulaşmak için kazmak zorundalar. | Open Subtitles | سنسدّ الجحور بشكل عميق سيتوجب عليهم الحفر لإخراجنا |
Buzun metrelerce altından iplerini çekmek zorundalar. | Open Subtitles | عليهما أن يبسُطا حبل الصيد على طول الثلج بطول 100 متر. |
Kusarlar mı hap mı alırlar bilmem, ama derhâl buraya gelmek zorundalar. | Open Subtitles | لا أهتم ان كانوا يتقيؤون أو يتعاطون الحبوب، عليهم أن يكونوا هنا. |
Aşıları yapan bu kişiler, bu gönüllüler dünyanın en zorlu, en yoğun kenar mahallelerine düşünmeden dalmak zorundalar. | TED | و هؤلاء المتطوعون، و عليهم أن يدخلوا بشجاعة في بعض من أصعب ، و اكثر الضواحي كثافة في العالم |
Onların çoğu doğru olanı yapmaya çalışıyor, fakat neyin doğru olduğunu bilmek zorundalar ve o şey de işliyor olmak zorunda. | TED | معظمهم في الحقيقة يرغبون بعمل الأمر الصحيح، لكن عليهم أن يعلموا أولاً ما هو هذا الأمر ، لينجح الموضوع. |
Bu meselerler yüzünden karşı çıkıyorlar bu silahlı gruplara, Daha çok yatırım etmek zorundalar kalacaklar askeri olmayan araçlarda. | TED | وهذا أمر مهم للحكومات، وذلك لمكافحة هذه المجموعات، يجب عليهم أن يستثمروا أكثر في الأدوات غير العسكرية. |
Kaynaklarını başka yere yatırmak zorundalar. | TED | عليهم أن يضعوا الموارد في أماكن أخرى. ولكن لا يزال بوسعنا أن نفعل ذلك. |
Bu sebeple bu ürünlerde bir farklılık yaratmak zorundalar. | TED | لذا يتعين عليهم أن يميزوا أيضا بين هذه المنتجات. |
Hediyelerin yılbaşı ağacından gelmediğini öğrenmek zorundalar. | Open Subtitles | عليهم أن يتعلموا أن الأمور لا تأتي وحدها |
Yılın sosyetik budalası olabilmek için kendilerini vurmak zorundalar. | Open Subtitles | عليهم أن يطلقو النار على أنفسهم ليصبحو أغبى رجال الطبقة العليا |
Fahişeler dünyada satılık olmaması gereken tek şeyi satmak zorundalar. | Open Subtitles | البغايا عليهم ان يسوقوا للشئ الوحيد الذى ما كان لينبغى ان يباع فى العالم |
Teker teker gelmek zorundalar. - Yakınımda dur. | Open Subtitles | سيتوجب عليهم القدوم إلي واحداً تلو الآخر |
Burada iş bulmak ve başlarının çaresine bakmak zorundalar. | Open Subtitles | عليهما أن يعثرا على وظيفة هنا و يؤمّنا معاشهما |
Çağırınca gelmek zorundalar. | Open Subtitles | بعد ذلك سيكونون مضطرون للتصرف وفقاً لعريضتنا |
- Onu size vermek zorundalar, devam eden bir davanız var çünkü. | Open Subtitles | -إنهم ملزمون بإعطائكِ، لأن محاكمتكِ جارية |
Organizasyonu ara. Neyi olduğunu biliyorlarsa yardım etmek zorundalar. | Open Subtitles | اتصلي بالمنشأة , لو عرفوا فماذا أخطأوا فعليهم أن يساعدوكي |
Hızlı olmak zorundalar. Hedefleri sadece sular çekilince görünüyor. | Open Subtitles | يجب عليهما التحرك سريعا ً، طريدتهما مكشوفة فقط عند المد المُنخفض. |
Evet, deli gibi büyüyorlar bu yüzden talebi karşılamak için daha fazla jet almak zorundalar. | Open Subtitles | لذا هم يجِب أَن يشتروا طائرات أكثر لكي يستطيعوا تغطية الإحتياج الآن دعوني أَسألكم يا أولاد سؤال مجنون |
Bazen, evde çamaşır yıkarken çok uzaklardan eve su taşımak zorunda da kalıyorlar. Ya da çamaşırlarını uzaktaki bir dere kenarına taşımak zorundalar. | TED | واحيانا .. يتوجب عليهم احضار المياه من اماكن بعيدة لكي يقوموا بالغسل داخل المنزل او ان يأخذوا غسيلهم الى مجرى المياه |
Kabukları kırmak için, seçmiş oldukları aletle istiridyelerin doğru kısımlarına vurmak zorundalar. | Open Subtitles | لفتح المحار، يتعين عليهم أَن يضربوا المحار في المكان الصحيح بأداتهم المُختارة. |
Deniz aslanları denizde doğuramazlar doğurmak için karaya çıkmak zorundalar. | Open Subtitles | أسود البحر لا تستطيع أن تلد في البحر، يجب أن يأتوا إلى اليابسة لولادة جراءهم. |
Beğenmiyorlarsa benimle halletmek zorundalar. | Open Subtitles | إذا لم يعجبهم ذلك... فعليهم ان يتعاملوا معي. |
Bu yüzden nemlerini koruyabilmek için korunaklarına geri dönmek ve kapılarını kapatmak zorundalar. | Open Subtitles | ولهذا عليهم العودة إلى ملاجئهم والعودة إلى قواقعهم مرة أخرى لكي يحافظو على رطوبة جسمهم |
Niye bunu yapmak zorundalar ki? | Open Subtitles | لماذا عليهم فعل ذلك ؟ |