Ağlamak zorundayım Yüzbaşı çünkü ihanet asla eskimeyen bir gazap gibi. | Open Subtitles | عليّ أن أبـكي، أيها الكابتن الخيانة عـّار لنّ يزول طوال العمّر |
Niye her şeyi sana çocukmuşsun gibi anlatmak zorundayım ulan? | Open Subtitles | لمَ عليّ أن أوضح كل شيء لك كأنّك تتصرف كطفل؟ |
İfadeni almak zorundayım, ama sen versen daha iyi olur. | Open Subtitles | يجب ان احتفظ به حولك , ولكنك تستطيع ان تنزعه |
Sen bir moronsun. Korkarım gitmenizi istemek zorundayım. Tyler meşguldü. | Open Subtitles | ـ أنت مغفل ـ أنا مضطر أن أطلب منك الرحيل |
- Tamam, ama sizi içeri kitlemek zorundayım. - Anladım. | Open Subtitles | ــ حسناً, ولكن سأضطر لإغلاق الباب عليك ــ أتفهم هذا |
Ama şimdi, bize diğer tüm pis işleri anlatıyorsun. Sormak zorundayım, neden? | Open Subtitles | ولكن الآن انت تخبرنا بكل هذا بدون مناسبة علي ان اسأل لماذا؟ |
Eve dönerken halletmek zorundayım. Tamirciye de gitmeliyim, çiçekçiye de. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ أفعل ذلك في الطّريق إلى المنزل وسأتصل بالميكانيكي |
Saat gece yarısını geçti ve ben erken kalkmak zorundayım. | Open Subtitles | إن الوقت بعد منتصف الليل، ويجب عليّ أن أستيقظ باكراً. |
Niye her şeyi sana çocukmuşsun gibi anlatmak zorundayım ulan? | Open Subtitles | لمَ عليّ أن أوضح كل شيء لك كأنّك تتصرف كطفل؟ |
Çok zor, çünkü kötü adamı oynamak zorundayım. -bilirsin ya. | Open Subtitles | المسألة صعبة، أنه يجب عليّ أن أكون الشخص السيئ، أتعلمين؟ |
Ben Kralın kuzeniyim. O dönene kadar bu insanlarla ilgilenmek zorundayım. | Open Subtitles | انا ابنه عمه الملك و يجب ان اعتني بالشعب حتي يعود |
Şimdi Jackie için bir şeyler almak zorundayım. Beni öldürecek! | Open Subtitles | والان يجب ان اذهب واشري شي لجاكي وإلا سوف تقتلني |
'Bu bana çok acı veriyor..." "ama Michael'a dönmek zorundayım." | Open Subtitles | هذا يُمزّقُني إرباً إرباً، لكنى يجب ان اعود الى مايكل |
Maalesef, üzülerek duyurmak zorundayım ki, aramızda bazı kopyacılar olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لسوء الحظ لقد خاب أملى لأنى مضطر أن أعلن أن بيننا غشاشون |
Hanımın ahlâkının siyasetinden daha net olup olmadığını sorgulamak zorundayım. | Open Subtitles | وأنا مضطر للسؤال إن كانت أخلاق السيدة أفضل من سياستها |
Büyük jüri salonunda kürsüye çıktığım anda David'in sorularına cevap vermek zorundayım. | Open Subtitles | وحين أقف في المنصة أمام هيئة المحلفين، سأضطر للإجابة على أسئلة دايفيد. |
Shady, söylemek zorundayım ki dükkanı satmak istemene biraz şaşırdım doğrusu. | Open Subtitles | شادي، علي ان اخبرك أَنني متفاجىء قليلاً بأنك تُريدُ بَيْع المتجر |
Ama sana söylemiştim günün sonunda bir cevap almak zorundayım. | Open Subtitles | لَكنِّي أخبرتُك، أنا يَجِبُ أَنْ آخذَ جواب عند نهاية اليوم. |
Burası küçük bir kasaba. Saklanmak zorundayım. İnsanlar soru sorabilir. | Open Subtitles | أنها بلدة صغيرة جداً، يجب عليّ الأختباء الناس سَيَسْألونَ الأسئلةَ. |
Ya da bu domuzlardan önce seni mi vurmak zorundayım? | Open Subtitles | أو لا بد لي أن أتدبر أمرك قبل هذه الخنازير؟ |
Üzülerek söylüyorum ki yaratıcı dokunuşlarınızdan daha fazla tatmak için iştahımı saklamak zorundayım. | Open Subtitles | وللأسف هذا يعني أني مضطرة للحفاظ على شهيتي لأجل المزيد من لمساتك الإبداعية. |
- Şey, bu özel. - Biliyorum. Soruyu sormak zorundayım. | Open Subtitles | ــ هذه أمور شخصية ــ أعرف ولكن لابد أن أسألك |
Şimdi Togo eski başkanını aramak zorundayım, ve bitirdiğimde, öyle görünüyor ki dünyanın diğer kalanının sonu gelmiş olacak. | Open Subtitles | الآن يجب علي أن أتصل بالرئيس السابق ل توجو وعندما أنتهي , كما يبدو بقية العالم ستقترب من نهايتها |
Şmdi onlara mail atmak ve can sıkıcı insanlarmış gibi davranmak zorundayım. | Open Subtitles | الآن سوف أضطر أن أرسل لهم بريد الكتروني وسوف نبدو كالأشخاص المزعجين |
Hayır. Evimizin disiplinini korumak için bunu söylemek zorundayım. | Open Subtitles | كلا، لا بد أن أقول ذلك لكي أحافظ على الاستقرار ببيتنا |
! Onu doldurmak 1 saatimi almıştı. Şimdi yeniden yapmak zorundayım! | Open Subtitles | لقد أستغرقت ساعة فى أحضاره والآن على أن أفعل ذلك ثانية |
Bu işten keyif alıp almadığımı soruyorsanız, hayır demek zorundayım. | Open Subtitles | لو كُنتَ تَسألُني هل أتمتَع هُنا. عليَّ أن أَقولَ لا |