babalarımızın zamanında... bu arazide iki büyük bufalo sürüsü vardı. | Open Subtitles | في زمن آبائنا كان يوجد في ارضنا قطيعان من الجاموس |
Eğer hemen benimle gelmezseniz Ailelerimiz ölecek! Bana inanmalısınız! | Open Subtitles | و إذا لم تأتوا معى حالا الآن فإن آبائنا ستموت عليكم أن تصدقونى |
Hepimiz hayatlarımızı tehlikeye attığımızı biliyorduk- öğretmenler, öğrenciler ve anne babalarımız. | TED | كلنا كنا نعلم أننا نخاطر بحياتنا المعلمين والطلاب وكذلك آبائنا |
Tek problem ailelerimizin tehlikeli bir şey inşa etmemize asla izin vermeyecek olması. | Open Subtitles | المشكلة هيّ أن آبائنا لن يسمحوا لنا ببناء شيئ بتلك الخطورة. |
Eğer ilerleme tanrıyı bırakmak, atalarımızın inancını terk etmek demekse... | Open Subtitles | إذا كان التقدم يعنى التخلى عن الرب التخلى عن إيمان آبائنا |
Atalarımız bir balinayı öldürmeye çalışırken yaralamışlar. | Open Subtitles | حاول آبائنا مرة أنْ يقْتلوا حوت وجرحوه فقط |
Sanırım babalarımızı bulmaya çalışmamız önemli. | Open Subtitles | أعتقد أنه من المهم أن نحاول العثور على آبائنا |
Steve, birdenbire babalarımızdan daha fazla çalışır olduk ki onlara bu yüzden gülerdik. | Open Subtitles | ستيف، فجأة أصبحنا نعمل أكثر من آبائنا الذين ضحكنا عليهم لعملهم بجد |
aynı beden, aynı ruh babalarımızın ellerini ve ayaklarını aldık modern dünyaya karşı savaş veriyoruz. | Open Subtitles | لقد عمل آبائنا وأجدادنا على قتال الرذيلة |
sence de babalarımızın aynı doğum gününü paylaşmaları ne tesadüf değil mi? | Open Subtitles | أليست صدفةغريبة ان آبائنا يَشتركونَ في نفس عيدِ الميلاد؟ |
babalarımızın hayatta kalmasını istemeyiz. Ölmelerini isteriz. | Open Subtitles | فنحن لا نريد آبائنا أحياءً بل نريدهم أمواتاً |
Ve şimdi Ailelerimiz ayrıldığına göre seni bir daha görmek zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | والآن وقد انفصل آبائنا لا يتوجب علي رؤيتك مرة أخرى |
Ailelerimiz elinden gelenin en iyisini yapıyor ve bize onları affetmek düşüyor. | Open Subtitles | حسنًا، آبائنا يفعلون ما بوسعهم ووظيفتنا هي أن نسامحهم |
- Ailelerimiz de onun elinde. - Neden bahsediyorsun sen? | Open Subtitles | و هو يسيطر على آبائنا - ما الذى تتحدث عنه - |
Bizler bu adamların arasında yaşıyoruz; onlar kardeşlerimiz, babalarımız, dayılarımız, kuzenlerimiz, hep çevremizdeler. | TED | نحن نعيش وسط هؤلاء الرجال : إنهم إخواننا , و آبائنا وأعمامنا , وأبناء أعمامنا , هم حولنا |
Annelerimiz keş, babalarımız ayyaş | Open Subtitles | أمهاتنا كانوا مدمنات مخدرات آبائنا مدمنو الكحول |
Efendim, devam etmeden önce, ailelerimizin bunu kesinlikle onaylamayacağını söylemem gerektiğini hissediyorum. | Open Subtitles | سيّدي، قبل أن تكمل عليّ أن أخبرك أن آبائنا لا يوافقون على هذا. |
Şimdi lise zamanımızdaki ailelerimizin yaşındayız. | Open Subtitles | نحن الآن بعمر آبائنا عندما كنا في المدرسة الثانوية |
Ve burada, bu mahkeme salonunda atalarımızın inancının haklı çıktığını gördük. | Open Subtitles | و هنا فى هذه القاعة وقد شهدنا تبريراً لإيمان آبائنا |
Kurucu Atalarımız onu dolara bu yüzden bastı. | Open Subtitles | لهذا آبائنا المؤسسين ضعه على فاتورة الدولار. |
Bu adamlar babalarımızı öldüren insanlar. Yaşamalarına izin veremeyiz. | Open Subtitles | هؤلاء هم الرجال الذين قتلو آبائنا نحن لا نستطيع تركهم يعيشون |
Tanrı'nın konsepti ise babalarımızdan gördüğümüz yoldan gitmekti. | Open Subtitles | مفهومنا عن الربّ ينزع إلى محاكاة السبيل الذى نراه فى آبائنا |
Hepimiz eninde sonunda babamız gibi biriyle evleniyoruz, yalan mı? | Open Subtitles | جميعنا ينتهى بنا المطاف متزوجات من أشخاص مثل آبائنا |
- Ana-Babamiz senden utanirlardi. - Ana-Babamiz'in utanmasi yoktu. | Open Subtitles | ـ كان آبائنا ليشعرون بالعار ـ آبائنا ليس لديهم عار |
Babalarımıza tükürülüyor, Genç kardeşlerimiz sözde güvenlik kuvvetleri tarafından tekrar tekrar durdurulup aranıyorlar. | Open Subtitles | يبصقون على آبائنا ويفتشون أخواننا الصغار مراراً وتكراراً من قبل الشرطة المزعومة |
Tamam, bir dahaki sefere Charlie'yle ben ailelerimizle kahvaltıya gittiğimizde, içkinin yasak olduğunu hatırlatın. | Open Subtitles | المرة القادمة التى نفطر فيها مع آبائنا, ذكرينى أن نباتات السنط غنية بالبروتين. |
Nerede olursak olalım, gece veya sabah her an patronlarımız, gereksiz e-posta atanlar, ebeveynlerimiz bize ulaşabilir. | TED | أينما كنا، صباح مساء، يمكن لرؤسائنا، آبائنا ومرسلي البريد غير المرغوب فيه أن يصلوا إلينا. |
Biz çocuklar, saygısız veya kaba olduğu düşünülmeden ebeveynlerimizi eleştirebilirdik. | TED | نحن الأطفال كان يُسمح لنا بنقد آبائنا دون اعتبار ذلك قلة احترام أو وقاحة منا. |