Kurtulmayı başaranlar içinse anne ve babalarının becerilerini öğrenebilecekleri yepyeni bir macera başlıyor. | Open Subtitles | بالنسبة للطيور الصغيرة ،التي تنجح باجتياز الفقمات هناك تحدّيات جديدة تعلّم مهارات آبائهم |
O an, kızların babaları ile bağ kurmak için bir yola ihtiyaç duyduklarını anlamıştım. | TED | في تلك اللحظة علمت ، أن الفتيات يحتاجون إيجاد طريقة للتواصل مع آبائهم. |
babalar oğullarını, oğullar da babalarını hayal kırıklığına uğratmaya mahkumdur. | Open Subtitles | الآباء مُقدّر لهم أن يخذلوا أبنائهم والأبناء أن يخذلوا آبائهم |
Bu çocuklar ya terkedilmiş ya da aileleri, üst sınıf insanlar tarafından öldürülmüş. | Open Subtitles | هؤلاء الصبية إمّا أنهم منبوذون أو أن آبائهم قد قُتلوا بواسطة طبقة الأرستقراطيين. |
Eskiden, erkekler babalarıyla birlikte tarlaya gider... yada haftasonu avlanmaya çıkarlardı. | Open Subtitles | في الماضي, الأطفال كانوا يخرجون مع آبائهم للعمل في الحقول أو يأخذون إجازة ويذهبون للصيد. |
Belki ailelerini gücendirmek istememiştir. | Open Subtitles | ربما أنها لم ترد الإساءة إلى آبائهم و أمهاتهم |
Annelerinin tecavüze uğradığını ve babalarının parmaklarının doğrandığını gören çocuklarla çalışıyorum. | TED | أعمل مع الأطفال الذين رأوا أمهاتهم يُغتصبن، وأصابع آبائهم تُقطع. |
Bir iki gün içinde bebekler kendi anne veya babalarının yüzlerini tanıyarak tepki vermeye başlarlar. | TED | ثم يومين أو ثلاثة بعد ذلك يبدأ الأطفال بلإنتباه إلى وجوه أمهاتهم و آبائهم. |
Sekiz yaşında çocuklar babalarının öldürülüşünü izlesin diye mi? | Open Subtitles | حتى يرى المزيد من الأطفال بسن الثمانية آبائهم وهم يقتلون أمامهم؟ |
Böylece bir dans düzenledik, kızlar ve babaları izdiham yarattılar. | TED | لذا أقمنا حفلة راقصة، و جاءت الفتيات و آبائهم بأعداد مضاعفة. |
Bir nesil önce, babaları ormanda yabaniydi. | Open Subtitles | منذ جيلٍ مضى، كان آبائهم متوحّشون في الغابة. |
Bu kızların sadece babalarını hayatlarına katmak için bir yönteme ihtiyaçları vardı. | TED | هؤلاء الفتيات يحتجن طريقة لدعوة آبائهم إلى حياتهم، بالطريقة التي تناسبهم. |
Bazıları babalarını örnek alır bazıları da annelerini. | Open Subtitles | بعض الأطفال يشبهون آبائهم, والبعض الآخر يشبهون أمّهاتهم. |
aileleri çok fakir ve çocuklarını geri alabilecek kaynakları yok. | TED | آبائهم فقراء جداً، ليس لديهم موارد لإرجاعهم. |
aileleri hakkında üniversitedeki çocuklarla konuşurduk, ailelerle çocukları hakkında görüşürdük. | Open Subtitles | كنّا نأخذ الأبناء ونستجوبهم إن كانوا في الكلية استجوبناهم عن آبائهم واستجوبنا الآباء حول أبنائهم |
Söylemeye çalıştığım şu: Oğlanlar babalarıyla olmalı. | Open Subtitles | هذا ما أردتُ قوله الأولاد بحاجة إلى آبائهم |
Bu günlerde bazı gençler, gözlerini kırpmadan ailelerini öldürüyorlar. | Open Subtitles | في هذه الايام الشباب يقتلون آبائهم بدون تفكير |
erkeklerin ailelerinden para çalışlarının daha yüksek oluşunu konuşuyoruz. | TED | ومع ذلك نتساءل لماذا من المرجح أكثر أن يسرق الفتيان المال من آبائهم. |
Keşke daha fazla arkadaşımın ailesi onlarla yanlış yaptıklarında ceza verecek kadar ilgilenselerdi. | Open Subtitles | أتمنى الكثير من اصدقائي آبائهم يحرصوا جيداً على رعايتهم عندما يخفقون |
Kalplerinde ağır sorular taşıyan kızların bu soruları babalarına sorabilmelerini sağlayan bir platform oluşturduk ve babalara cevap verme özgürlüğünü kazandırdık. | TED | لقد خلقنا صيغة للفتيات اللائي تدور الأسئلة الثقيلة في خاطرهن ليتمكنوا من سؤال آبائهم و أن يملك الآباء حرية الإجابة. |
Hem o, hem de Udo politik şartlar sebebi ile kendilerini ailelerinin ülkelerinde kısıtlanmış hissediyor, en anlamlı alışkanlıklarının ve bağlarının kurulduğu yerde yaşarken. | TED | كلاهما هو و أودو مقيدان بظروف سياسية خاصة بدول آبائهم. من العيش حيث توجد بعض من طقوسهم وعلاقاتهم التي تعني لهم الكثير. |
Böylece çocukların ebeveynlerini iş üstündeyken yakalayıp bölmesi sorun olmuyor değil mi? | Open Subtitles | هل هذا يجعل الأمر رائعاً بالنسبة للأطفال ليروا آبائهم منفصلين؟ |
İnsanlar, anne babalarından da fakir bir hale geliyorlardı. Ve bazen büyükbabalarından da fakir olabiliyorlardı. | TED | كان الناس في الواقع يزدادون فقرا أكثر من آبائهم. وأحيانا حتى كانوا أكثر فقرا من أجدادهم. |
O zaman belki de birçok çocuk ebeveynlerinden ayrılmak zorunda kalmazdı. | TED | وعندها ربما، لن يضطر الكثير من الأطفال إلى الانفصال عن آبائهم. |
Onların ailelerinde de benzer rüyaları vardı. | Open Subtitles | و آبائهم يمتلكون أيضا أحلام مشابهة |