Aralarında Alf Mason vardı. Öyle çirkindi ki annesi onu bir şişe misket şarabına satmıştı. | Open Subtitles | كان هناك آلف ميسن القبيح جدا والذي باعته أمه مقابل قنينة شراب |
Alf Mason vardı, o kadar çirkindi ki annedi onu bir şişe şıraya satmıştı. | Open Subtitles | كان هناك آلف ميسن القبيح جدا والذي باعته أمه مقابل قنينة شراب |
Ama işin aslı Alf programa katılmayı kabul etti ve onlar da... | Open Subtitles | آلف كان قادر على الغاء عقدك حسنا، هم يريدون ذلك |
Çok zaman sonra, sanırım bu binlerce yıla karşılık geliyor, büyük bir yıldız kuşağı bulmuşlar. | Open Subtitles | بعد وقت طويل، أظن أن هذا يعني آلف السنين وجدوا حزاماً رائعاً من النجوم |
Ben Bin yaşında değilim ve sonsuza dek yaşamıycam seni bi daha kaybedemem. | Open Subtitles | ليس لدي آلف عام ولن أعيش إلي الأبد ولا أود أن أخسرك مجدداً |
Ve bu beyler de Alf, Ted ve Joseph. | Open Subtitles | وهؤلاء السادة المحترمين آلف تيد و يوسف |
- Bu bir dinozor Alf. Gerçek bir dinozor. | Open Subtitles | إنه ديناصور، آلف ديناصور حقيقي |
Alf'i hatırladın mı? | Open Subtitles | أقراص آلف أتذكر آلف؟ |
Alf'a benziyor. | Open Subtitles | يَبْدو مثل آلف. |
Hayır, Alf, Melmac gezegeninden değil, o uzaylı. | Open Subtitles | "لا, (آلف) كان من كوكب "ميلامك إنه مخلوق فضائي |
Kapıcı Alf soktu. | Open Subtitles | أوه من خلال آلف البواب |
Bir içki sözüm var. Alf, Sonny, Thoko. | Open Subtitles | لقد وعدت هذا الرجل بشراب (آلف) ، (سوني) عن إذنكم |
Ed beni Alf sanıp Yahudi aleyhtarı yorumlar yapıp durmuştu. | Open Subtitles | (إيد) كان يظن أني (آلف) و كان يطلق تعليقات مضادة للسامية |
- Hadi. Kımıldat şunu Alf. | Open Subtitles | -هيا , يجب ان تقوم بتحريكه يا "آلف " |
Auggie, Enoch, Shag, Nickie ve Alf ile birlikte bay Henderson'ın ağacına çıktık ama elmalar olgun değildi. | Open Subtitles | (عند شجرة السيد (هاندرسون (مع (أوغي) و (إينوك) و (شاغ) و(نيكي) و (آلف لكن التفاح لم يسقط |
Ben, Auggie, Enoch, Shag, Nickie ve Alf ile birlikte suçlularla konuşmak için hapishaneye gittik ama sonra Shag beni kovalamaya başladı. | Open Subtitles | - (نيكي) و (آلف) ذهبنا إلى السجن لنتحدث إلى مجرمين |
Zamanının baş medyumu Bayan Cornelia Drechmeyer diğer taraftan binlerce hayaletle irtibat kurdu. | Open Subtitles | السيدة كورنيليا دراكماير الوسيط الأول في يومها لقد اتصلت بأكثر من آلف روح على الجانب الآخر |
Psikoloji yüksek lisansı yaptım ve binlerce saat iş tecrübem var. | Open Subtitles | لدي شهادة ماجستير في علم النفس واكثر من آلف ساعة في العمل المهني |
Tıp fakültesinde bizlere insan vücudunda olabilecek binlerce şey anlatırlar. | Open Subtitles | في المدرسة الطبية يقول لون لك آلف الاشياء اللتي من الممكن أن تحصل للجسم البشري |
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu süre içinde, ekipman ve malzemelere yaklaşık Bin dolardan daha fazla harcamadık, çoğu da yazıcı mürekkebi içindi. | TED | خلال هذا الوقت، لم نكن قد قضينا في الواقع أكثر من حوالي آلف دولار في المعدات والمواد، وكان معظمها حبر الطابعة. |
Giyinmek ile örtünmek arasında tek bir gerçek gerçek ile iltifat arasında Bin bir yalanla. | Open Subtitles | كما لو أنكِ عاشقة كنتِ ستلبسين آلف كذبة في الحقيقة و صعوبة ذلك |
Filmine 50 Bin dolar yatırmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | تعلمين كان علي.. كان علي أن أنفق 50 آلف دولار على فيلمه |