Yine de bunu, adam tek başına kalıncaya kadar ertelemek daha tatminkâr daha şiş usulü yapacaktır. | Open Subtitles | عموما، أنا أؤجل الأمر حتى يصبح وحيدا وسأصل إلى نتائج مرضية حكمة سكينية |
Üstelik hırsla beklediğim bir sunumu ertelemek zorunda kalmamdan sonra. | Open Subtitles | مما اضطرني أن أؤجل عرضاً كنتُ شغوفاً بتقديمه |
Bunları bana verdiğinden beri bir nedenden ötürü onları dosyalatmayı erteliyorum. | Open Subtitles | منذ أن سلمتيني إياها وأنا أؤجل تقديمها لسبب ما |
Özür dilerim, efendim. Bu istifayı ertelemem gerekiyor. | Open Subtitles | أسف، سيدي يجب أن أؤجل هذا الموضوع |
Bu toplantıyı ertelemeyeceğim! | Open Subtitles | لن أؤجل هذه القمة |
Hep bir hafta sonrasına erteledim, anladın mı? | Open Subtitles | ولكنت كنت أؤجل الأمر دائماً للأسبوع التالي، تعرفون هذا |
Bir iguana için gecikemem. | Open Subtitles | و لن أؤجل مهمتى بسبب أقحوانة أو أى شىء أخر |
Tyrell, görüşmeyi başka bir tarihe ertelemeliyim. - Anwar, başka bir tarih ayarla. | Open Subtitles | (تايريل) لابد أن أؤجل هذا إلى موعد آخر |
Eğer boşanmayı ertelemek istiyorsan bunu benden kendin isteyebilirsin. | Open Subtitles | إذا كنت تريدني أنْ أؤجل الطلاق، يُمكنك أنْ تطلب منّي ذلك بنفسك. |
Düğünü ertelemek mi? | Open Subtitles | أن أؤجل الزفاف؟ |
Onun işini ertelemek istemem. | Open Subtitles | لا أريد أن أؤجل له العملية. |
Marcus Cho gibileri çığır açarken ben hastane politikası hazırlayacağım diye araştırmalarımı erteliyorum. | Open Subtitles | وأنا كنت أؤجل الأبحاث لكتابة السياسات، لأصبح كالمحامية |
Duruşmayı erteliyorum. | Open Subtitles | أؤجل هذه المحكمة |
Sadece erteliyorum, iptal etmiyorum ki. | Open Subtitles | أنا أؤجل , ولا ألغي |
Uçağımı bu geceye ertelemem gerekti. Tamam. | Open Subtitles | علي أن أؤجل رحلتي الليلة. حسنا. |
Charlie, kahvaltıya gelemeyeceğim, hatta belki konuşmayı da ertelemem gerekecek. | Open Subtitles | مرحباً (تشارلي) أنا لن آتي للفطور و لربما يجب أن أؤجل الخطاب, لقد إلتقيتُ بـ(إليس) للتو |
Bu toplantıyı ertelemeyeceğim! | Open Subtitles | أنا لن أؤجل هذه القمة |
Bu yüzden düğünü ertelemeyeceğim. Tamam mı? | Open Subtitles | لذا لن أؤجل الحفل |
Ben gidişimizi erteledim. Bunun hiçbir yararı olmayacak inan bana. | Open Subtitles | كان من الممكن أن أؤجل إخبارك بهذا ولكن هذا ليس من العدل... |
Onu çalmadım, yalnızca geri vermeyi erteledim. | Open Subtitles | لم أسرقها; أنا أؤجل موعد ارجاعها |
Bir iguana için gecikemem. | Open Subtitles | و لن أؤجل مهمتى بسبب أقحوانة أو أى شىء أخر |
Tyrell, görüşmeyi başka bir tarihe ertelemeliyim. | Open Subtitles | (تايريل) لابد أن أؤجل هذا إلى موعد آخر |
Sen ne yapmam gerektiğini bulana kadar söylemeyi erteleyeceğim. | Open Subtitles | سوف أؤجل إخباره حتى تخبريني ماذا يجب علي أن أفعل |