Buraya kalpten inandığım bir besin devrimini başlatmak için geldim. | TED | لقد جئت إلى هنا لأبدأ ثورةً غذائيةً أؤمن بها بشدة. |
Flostre'a saldırdığında inandığım her şeye saldırıyorsun. | Open Subtitles | تُهاجم فلوستر و تُهاجم الأمور التي أؤمن بها. |
Yani benim inandığım şeyler bana beladan başka bir şey getirmedi. | Open Subtitles | أعني، يبدو أن كل الأشياء .. التي أؤمن بها لم تسبب لي سوى المشاكل |
Zaten biliyordum. Ama endişelenme, ona inancım tam. | Open Subtitles | كنت أعرف هذا، لكنني لست قلقاً فأنا أؤمن بها. |
Ve ona inancım tam. | Open Subtitles | وانا أؤمن بها |
Ama madem mecbur kaldım, en azından sahip olduğum tüm gücü bütün kalbimle inandığım bu amacı geliştirmeye kullanayım. | Open Subtitles | ولكن منذ توجب علي, فعلى الأقل سأستخدم ذلك التأثير الذي أملكه الأن لدعم القضية التي أؤمن بها من كل قلبي |
Ya da buraya geri dönerim ve seninle McKinley'de samimiyetine tamamen inandığım, anti-zorbalık hareketinle birlikte | Open Subtitles | أو يمكن أن أعود إلى هنا وتكون أعجوبة و بكل فخر لنشاطك في ردع الطلاب المشاغبين التي أؤمن بها بالكامل |
IRIS inandığım adalete ters düşen güçlü bir düşman. | Open Subtitles | ايريس هي أقوى عدو يجابه مباشرة العدالة التي أؤمن بها |
Yarın, sonunda inandığım şeyi yapmak adına somut bir adım atacağım. | Open Subtitles | غداً, الأشياء التي أفعلها ستتسق مع الأشياء التي أؤمن بها وتلك الأشياء هدف حياتي |
Ve ne zaman unutmak istediğim bir şeyden uzaklaşmaya başlasam uğruna inandığım bir dava uğruna yaptığımı söylüyorum kendime. | Open Subtitles | وكل مرة سرت بعيدًا عن شيء أردت نسيانه فأخبر نفسي أنّه من أجل قضية أؤمن بها. |
Genel olarak inandığım bir ilke var: Toplumun kuruluşları sağlam olduğunda, iyi bir liderin yaratabileceği fark sınırlıdır, fakat zayıf kurumlara sahipseniz iyi bir lider bir ülkeyi baştan yaratabilir veya yerle bir edebilir. | TED | إليكم الآن القاعدة التي أؤمن بها: عندما تمتلك المجتمعات مؤسسات قوية، فالفرق الذي يشكله القائد الجيد هو محدود، لكن عندما يكون لديكم مؤسسات ضعيفة، فإن قائد جيد واحد فقط بإمكانه بناء أو هدم ذلك البلد. |
Benim inandığım Afrika 2.0, uygun yerel tasarım yapabilir ve sanayinin güçlüklerini çözme sorumluluğu alarak sadece ayrıcalıklı azınlık için değil herkes için daha bağlı ve müreffeh bir gelecek inşa edebilir. | TED | يمكن لأفريقيا 2.0 التي أؤمن بها أن تطبق التصاميم المحلية ذات الصلة وتلتزم بحل تحدياتها الصناعية لخلق مستقبل أكثر اتصالًا وأكثر ازدهارًا، ليس فقط للقلة المحظوظة، بل للجميع. |
İnandığım çok az şeyden biri. | Open Subtitles | واحدة من الأشياء مازلت أؤمن بها |
İşlenen suçlara karşı katı olmak, ölüm cezası bunların hepsi benim inandığım felsefenin bir parçası. | Open Subtitles | القسوة على المجرمين ...الإعدام كله جزء من الفلسفة التي أؤمن بها |
İnandığım tek bir göç politikası var ve o da "alayının, öldüresiye amına koyayım!" | Open Subtitles | حسنا هناك سياسة هجرة واحدة أؤمن بها ! وهي مضاجعتهم حتي الموت |
İnandığım amaçlar uğruna çalışırım. | Open Subtitles | أنّي أعمل بالنيابة عن أسباب أؤمن بها. |