| Yalanların değerini öğrendim. Beni onlar hayatta tuttu. Anlaşma. | Open Subtitles | تعلمت قيمة الأكاذيب لقد أبقتني على قيد الحياة |
| Zamanım olmadı. Annem konuşmaya tuttu. | Open Subtitles | لم أملك الوقت لقد أبقتني والدتي أتحدث |
| Edmund, beni onca zaman hayatta tutan şey senin istediklerindi. Bu gerçekten muazzam bir güç. | Open Subtitles | إدموند,إرادتك هي من أبقتني حية كل تلك الساعات,إنها قوة لا يستهان بها |
| İkincisi, seninle yaşadığım deneyimler, beni ayık ve aklı başında tutan deneyimler, kopyalanabilirdi. | Open Subtitles | تجربتي معك تلك هي التي أبقتني مركزا وثابتا يمكن تكرارها |
| Bundan önce bu kamyon hayatta kalmamı sağladı. Başka insanların da hayatını kurtarmama yardımcı oldu. | Open Subtitles | تلك الشاحنة أبقتني علي قيد الحياة وساعدتني في أنقاذ الكثيرين |
| Senin aşkın beni hayatta tuttu. | Open Subtitles | إن محبتكِ أبقتني على قيد الحياة |
| Tanrılar niçin beni hayatta tuttu? | Open Subtitles | لما الآلهة أبقتني علي قيد الحياة؟ |
| eksik acilar beni ayakta tuttu | Open Subtitles | آلام فراقك أبقتني حياً |
| Enzo'nun dostluğu beni hayatta tuttu. Bana insanlığıma tutunmak için bir sebep verdi. | Open Subtitles | "صداقة (إينزو) أبقتني حيًّا، وهبني سببًا للمتسُّك بإنسانيّتي" |
| Tanık'a karşı güvende tuttu. | Open Subtitles | أبقتني آمنًا من "الشاهد".. |
| Beni yargılamaktan çekinme tabii ama beni hayatta tutan şey adapte olabilmem. | Open Subtitles | لا أُمانع حُكمك علي ولكنّ قابليتي للتكيّف أبقتني على قيد الحياة |
| Paranoyaklık beni hayatta tutan şey. | Open Subtitles | الجنون من ضمن الأشياء التي أبقتني حياً |
| Oğlum, beni ayakta tutan mucizenin adıydı. | Open Subtitles | كان المُعجزة التي أبقتني على قيد الحياة |
| Bölmenin içindeki enerji bir şekilde hayatta kalmamı sağladı. | Open Subtitles | بطريقة ما ، الطاقات الموجودة بداخل الحجرة أبقتني على قيد الحياة |