"أبلغه" - Translation from Arabic to Turkish

• söyle
• Ona
• haber

Ona, soy ağacından haberdar olduğunu ve tekrar görüşeceğinizi söyle.
فقط أبلغه أنك تدرك شجرة عائلته وأنك ستكون على اتصال

Ona söyle, yayın ücretlerini düşüren belgeyi imzalamazsa, otelde amigo kızla çekilmiş video filmini yayınlatacağız.
أبلغه أنه إن لم يوقع قانون خفض أجور تلفزيون الكابل فسنعرض مشهد الفيديو و معه قائدة الهتافات بغرفة الفندق

Pekala, yine geleceğiz. Eğer daha önceden ortaya çıkarsa, bizi aramasını söyle.
حسنا, سنعود ثانيه إذا ظهر قبل ذلك أبلغه أن يتصل بنا

Yargıç Walters arama emrini çıkartır çıkartmaz adama haber vermiş sanırım.
على أفتراض،أن القاضى (والترز) قد أبلغه. بمجرد أن أصدر أذن التفتيش.

- Ona sevindiğimi ilet. Bir de borçların beklediğini söyle.
أبلغه سلامي، وأخبره بأن هناك غنيمة كبيرة بانتظاره

On dakika içinde geleceğimi söyle. Onunla gerçekten konuşmam lâzım.
أبلغه أني قادم في 10 دقائق أحتاج للتكلم معه

Halligan'ı bulup 246'yı devreye soktuğumuzu söyle.
ابحث عن هاليغان و أبلغه بوقوع عملية اقتحام جارية

Pekala, sizler Şefle beraber kalın. Ona gelmekte olduğumu söyle.
ابقوا هنا أيها الرجال أبلغه بأني قادم

Onu sevdiğimi söyle. Onu özlediğimi söyle.
أبلغه أنني أحبه، أنّي أشتاق إليه

Tamam Vince, senin ve film için ama Ona söyle,
حسناً، من أجلك وللفيلم لكن أبلغه

Görürsen onu aradığımı söyle.
لو رأيته, أبلغه أنني أبحث عنه.

Dediğim gibi, onu görürsen Ona onu aradığımı söyle.
كما قلت, إن رأيته, أبلغه أنني أبحث عنه.

- Buna gerek yok. Ona ne söylersem yapar.
انتى تعلمينىوحقا يجب ان أبلغه كى يفعل هذا

Biliyorsun kiralama için. Ona söylemek zorundasın ...
قول له أنكم أصدقاء و أطلب منه الانتظار يا رجل فقط أبلغه بهذا

Patronunla konuştuğunda, Ona de ki eğer oğlumla ilgili bana yalan söylediğini öğrenirsem onun izini bulurum.
حينما تتحدث لمديرك أبلغه لو اكتشفت أنه يكذب علي سأتتبع أثره

Ona güncel bilgi veririm, sorunlara göz atarim, ...islerin ters gittigini hissedersem Ona söylerim.
أنا أبلغه بالمستجدات وأنتبه في حال وقوع مشكلات وإن رأيتُ أن الأمور لا تسير على ما يرام، فإنني أبلغه

Bu yani, işten kovulana kadar, Ona rapor vereceğim ki kovulmam da an meselesi.
يمكنني أن أبلغه ذلك قبل أن أطرد من العمل والذي قد يحدث في أي وقت

Çocuklar hemen haber vermişler.
لقد أبلغه الأولاد فوراً