Orası Burkittsville di. Ordan alışveriş yapmam, hatta işemem bile. | Open Subtitles | تلك كانت بركتزفيل وأنا لا أتسوق فيها ولا حتى أتبول فيها |
Sana bunu söylemenin vakti değil, biliyorum ama şu ana kadar işemem gerekmiyordu, Kevin. | Open Subtitles | كيفن, أنا أعرف أن هذا ليس الوقت المناسب لخبارك بهذا ولكنى لم أتبول حتى الآن |
Tuvalete gittiğimde ayakta işiyormuş gibi görünmek için kabinde ayakkabılarımı ters çevirirdim. | TED | عندما كنت أذهب للمرحاض، كنت أضع حذائي مقلوبا للداخل في الحجرة حتى تبدوا كأني أتبول وأنا واقفة |
Bir grup sapığın beni işerken izlemesine izin veremem. | Open Subtitles | من المستحيل بان أجعل بعضاً منهم يراني وأنا أتبول |
Eğer o şey "çiş" ise git yap. | Open Subtitles | إن كانت الكلمة 'أريد أن أتبول' فلتفعلها فقط |
Senin yüzünden, 2 sene boyunca her hafta bir kaba işemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أتبول في كأس مرة كل أسبوع لمدة سنتان |
Bana ihtiyacın varsa, odamda olacağım ve yarış atı gibi işeyeceğim. | Open Subtitles | إذا احتجت إليّ سأكون في البدوار أتبول كحصان السباق |
Bu kadar dayanamam, şimdi işemem lazım. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتظار لمدة طويلة أنا يجب أن أتبول الآن |
Haftada bir kez misyoner pozisyonunda sevişeceğiz ve sonra işemem gereken zamana kadar kaşık uyuyuşu yapacağız. | Open Subtitles | سنقوم بمارسة الجنس مره في الأسبوع .. بالوظع ومن ثم ملعقه حتى أتبول |
- Barry işemem gerek demek kamyoneti kenara çek de işeyeyim demek. | Open Subtitles | - باري هذا يعني بأن عليك ايقاف السيارة لكي أستطيع أن أتبول |
Bu keratayla aramızdaki fark şu: Ben üzerinize işemem. | Open Subtitles | الفرق الوحيد بيني و بين هذا الحيوان أني لن أتبول عليكم |
Bu keratayla aramızdaki fark şu: Ben üzerinize işemem. | Open Subtitles | الفرق الوحيد بيني و بين هذا الحيوان أني لن أتبول عليكم |
- Tuvalete gitmem şart. - Seninkini kullanabilir miyim? | Open Subtitles | أريد بشدة أن أتبول هل من الممكن ان أستعمل رأسك؟ |
Ayrıca, işerken kapıyı açık bırakmak istiyorum. | Open Subtitles | وأيضاً، أودُ أن أترك الباب مفتوحاً، عندما أتبول |
İşemeliyim ona. Yani işemeliyim. çiş zamanı. | Open Subtitles | يجب أن أتبول عليها أعني أنني يجب أن أتبول |
Yaklaşık 3 ay önce vardiyamı bitirmiştim ve gerçekten işemek zorundaydım. | Open Subtitles | منذ ثلاثة شهور,وبعد أن أنهيت العمل ,أردت أن أتبول |
İşeyeceğim, işemelisin, işemeliler. | Open Subtitles | يجب أن أتبول ،يجب أن أتبول يجب أن أتبول ،يجب أن أتبول |
Çişe gidiyorum. Bara göz kulak oluver. | Open Subtitles | يجب أن أتبول راقب المكان من أجلي |
Benim bahçede olduğumu sanıyordu ama ben tuvalette çok sessizce Çişimi yapıyordum. | Open Subtitles | كانت تظن أنني في الحديقة لكنني كنت في المرحاض أتبول بهدوء جدا |
Fakat 5 yaşındaki ben işemeye giderken yolumu aydınlatmalarının ne kadar hoş olduğunu düşünüyordum. | TED | لكن بالنسبة لي أنا ذو الخمسة أعوام، كنت أعتقدت أن من اللطيف أنهم يضيئون الطريق لي لكي أتبول. |
Eğer şeyimi tutmak sorunda olmasaydım ki mecburum çünkü çok kötü çişim var senin elini sıkardım. | Open Subtitles | لو أمكن مضطر لإمساك قضيبى حتى لا أتبول على نفسى لكنت صافحتك الآن |
Yedi düvel üstümden geçsin ki, Earl, o rüya yüzünden altıma ettim. | Open Subtitles | أنا أقسم بالله يا إيرل لقد أوشك هذا الحلم أن يجعلني أتبول |
Emmy'sinin üzerine işemedim. | Open Subtitles | أنا لم أتبول على جائزة الإيمي الخاصة بها |
Pantalonuma işememi ister misin? | Open Subtitles | ـ هل تريدني أن أتبول في سروالي؟ |
Bu su tabancasının içine işiyorum, sonra soğutucunun içine atlayıp milleti gafil avlayacağım. | Open Subtitles | أنني أتبول في هذا السلاح المائي و سأقفز في المبرد و أُفاجئ الأخوة |
İşiyordum. Sanırım bunu açıkça söylemiştim. | Open Subtitles | لا , لم أفعل , كنتُ أتبول , أعتقد أنِ وضحتُ هذا |