Ayrıca bir bardağa işemem ve insanlık için tehlikeli olduğumu bildirmem gerek. | Open Subtitles | ويجب أن أتبوّل في كوب و أسجّل نفسي كخطر حيوي عامّ |
Yola çıkacaksak önce işemem lazım. | Open Subtitles | لو كنّا سنذهب برحلة بالسيّارة، فإنّي يجب أن أتبوّل أوّلاً. |
Yanlış anlaşılmasın, bira dökmüyorum, gerçekten işiyorum. | Open Subtitles | و فقط لكي لا يكون هناك لخبطة هذا الصوت الذي تسمعه ليس صوت تخلصي من البيرة أنا في الحقيقة أتبوّل |
Yıllardır Çişimi yaparken oturmam konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | ولسنوات عدة أصرّت علي أن تجعلني أجلس عندما أتبوّل |
- Sonra senindir. - 19 yıldır evliyiz, işerken bana bakabilirsin. | Open Subtitles | وسأتركه لك نحن متزوجين لمدة 19 عامًا تستطيع مشاهدتي وأنا أتبوّل |
Ve bir yarış pisti gibi işemek zorundayım. | Open Subtitles | ويجب أن أتبوّل كحصان سباق |
O zamana kadar Tuvalete gitmem gerek. | Open Subtitles | انا قطعاً يجب علي أن أتبوّل قبل ذلك الوقت |
Bugün basit şeyler yapmış olabilirim ama orta yerde kağıttan yapılma bir penisle işemeyeceğim. | Open Subtitles | لقد وصلتُ لنقاطٍ سيّئة اليوم، لكنّني لن أتبوّل من خلال قضيب ورقيّ في العلن. |
Şimdi olmaz tatlım, işemem lazım. | Open Subtitles | ليس الآن، عزيزي , أريد أن أتبوّل |
Bir de işemem gerek. | Open Subtitles | ذلك، وأنا وصلت إلى أتبوّل. أين أنت؟ |
İşemem lazım Yoksa arabana yapmamı mı istersin ? | Open Subtitles | يجب عليّ أن أتبوّل ! تريدني أن أعمله في سيّارتك ؟ |
Tanrım, tekrar işemem gerekiyor. İzninizle. | Open Subtitles | ياإلهي، عليّ أن أتبوّل ثانيةً اعذروني |
- O zaman mesanemin arkasına bak, çünkü günde 50 defa falan işiyorum. | Open Subtitles | لنرى أحياناً، يقومون بالإختباء أجل، لتتفحصي خلف المثانة لأنّني أتبوّل 50 مرةً في اليوم |
Ayda bir bardağa işiyorum, o kadar. | Open Subtitles | ذلك يعني أن أتبوّل في الكأس مرة واحدة في الشهر |
Kapı açıkken işiyorum. Ve buna bayıldım! | Open Subtitles | أتبوّل والباب مفتوح ، وأحب هذا |
Çişimi yaparken bile kullanırım. | Open Subtitles | بالتأكيد , شكراً , حتى وإن كُنت أتبوّل |
Hayır, ona gerek kalmıyor çünkü işerken çığlık atıyorum. | Open Subtitles | كلاّ، لست مضطرًّا لذلك، فأنا أصرخ عندما أتبوّل. |
Ayakta işemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتبوّل وأنا واقف ! |
İşe bak, Tuvalete gitmemek için para ödüyorum. | Open Subtitles | جنيهاً، دفعت للتو جنيهاً لئلا أتبوّل |
- Bir çubuğun üstüne işemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أتبوّل على أيِّ كاشفِ حملٍ. |
Evden her çıkışımızda çişim olup olmadığını sormasaydın bir çocuk gibi davranmazdım belki de. | Open Subtitles | ربما لم أكن لأتصرف كطفل إن لم تسأليني ان كنت احتاج ان أتبوّل كل مرة نغادر بها من المنزل |
Bahçeye devamlı işerim, ama sıçamam ki. | Open Subtitles | أتبوّل هنا طوال الوقت لكن لن أتغوّط هنا |
Çok saldırgan davrandın. İşememe izin ver, yoksa yürümem. | Open Subtitles | أنت كنت عدوانيّا جدًّا, و أنا لن أتحرّك حتّى تركتني أتبوّل . |
- Şey, arada işiyordum, ama, evet, bayan. | Open Subtitles | حسناً، جزء من الوقت كنت أتبوّل لكن نعم ياسيّدتي |
Özür dilerim ama yanında işeyebilir miyim? | Open Subtitles | آسف، لكن هل بالإمكان أن أتبوّل بجانبك؟ |