Sabah Kahvaltı yapıyordum. Sanırım iki sahanda yumurta ve bir tost. | Open Subtitles | كنت أتناول الفطور في الصباح أعتقد إنه كان بيضتين مقلّيتين |
Hayır, dostum. En sevdiğim striptiz kulübünde Kahvaltı ediyordum. Açık büfeleri var. | Open Subtitles | كلاّ يا رجل، بل أتناول الفطور بناد الرقص المفضّل لديّ لديهم مائدة طعام مفتوحة، حيث يمكنكَ تناول كل ما تريده |
Şimdi benimle neden hiç Kahvaltı etmek istemediğini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | الآن، علمتُ لماذا لا تريدنني أن أتناول الفطور معكِ |
Mecburen çünkü her Pazar kahvaltımı annemlerde ederim ve o bütün gün boyunca eski şarkıları dinler. | Open Subtitles | لأنه في كل يوم أحد أتناول الفطور في منزل أمي وتستمع للأغاني القديمة طوال النهار |
Ben kahvaltımı saat sekizde yaparım... çocuklar ise dokuzda. | Open Subtitles | أتناول الفطور في الساعة الثامنة الأطفال في الساعة التاسعة |
Stella ve ben kahvaltıdaydık. | Open Subtitles | لقد كنت أتناول الفطور مع ستيلا |
Bu sabah Paramount'tan arkadaşlarla kahvaltıdaydık. | Open Subtitles | كنت جالساً أتناول الفطور مع جماعة (باراماونت) صباحاً |
- Ben biliyorum, ...çünkü o bilim adamlarıyla buradaki lokantada her sabah Kahvaltı ediyorum. | Open Subtitles | - حسنا، أعرف ذلك، لأن أتناول الفطور مع أولئك العلماء كلّ صباح أسفل في المتعشي المحليّ. |
Bu sabah yine mi Kahvaltı yapamayacağım? | Open Subtitles | لا أتناول الفطور هذا الصباح ثانية؟ |
Yani, belki onu çok özgür bıraktım, Ama her sabah onunla Kahvaltı ettim | Open Subtitles | لكنني أتناول الفطور معها كل صباح |
- Bekle, daha Kahvaltı etmedim. | Open Subtitles | - دعونا نذهب - إنتظر . أنا لم أتناول الفطور لحد الآن |
Her zaman Kahvaltı ederim. Önemlidir. | Open Subtitles | أتناول الفطور دائمًا، فهو مهمّ |
Normalde şu an Kahvaltı ediyor olacaktım. | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت عادة أتناول الفطور |
- Kahvaltı yapmadım. - Su kaynıyor. Birazdan yaparız. | Open Subtitles | .لم أتناول الفطور - الماءُ يغلي، سنأكل بعد قليل - |