- Bizim için değil, sizin için geldiler. Neden? | Open Subtitles | لم يأتوا من أجلنا , بل أتوا من أجلكم ,لماذا ؟ |
South Beach'ten yapacakları bilmem kaçıncı 25. doğum günü partisi için geldiler. | Open Subtitles | لقد أتوا من الشاطئ الجنوبي لأجل واحدة من عدة حفلات عيد الميلاد الـ25 التي يقيمونها لأنفسهم |
Zem için geldiler ve onu canlı olarak ele geçiremeyeceklerini anlayınca öldürdüler. | Open Subtitles | لقد أتوا من أجل زيم وعندما أدركوا بأنهم لا يستطيعون أخذه حياً قاموا بقتله |
Ve bu kahramanlar, hayatın her köşesinden, her türlü geçmişten geliyorlar. | TED | و هؤلاء الأبطال ، أتوا من كل مكان، من كل المجتمعات و الثقافات. |
Onlar için geliyorlar. Onlardan asla ayrılmamalıydım. | Open Subtitles | لقد أتوا من أجلهم لم يكن ينبغى علي تركهم بمفردهم |
Galiba şu taraftan geldiler. İki kişiydiler. | Open Subtitles | أعتقد أنهم أتوا من هناك و كان هناك اثنين منهم |
Polis geldi. Sizin için geldiler. | Open Subtitles | لقد وصل البوليس, وقد أتوا من اجلك |
Benim için geldiler, senin için de gelecekler. | Open Subtitles | أتوا من أجلي ، وسيأتون من أجلك |
Önce hurda demirler için geldiler, sonra da çan için. | Open Subtitles | أولاً , لقد أتوا من أجل الركام المعدني |
Benim için geldiler federaller. | Open Subtitles | لقد أتوا من أجلي، المباحث الفدرالية. |
O adamlar yatıştırıcı ve şırıngayla geceleyin Hetty için geldiler. | Open Subtitles | لقد أتوا من أجلِ # هـيـتـي # بعد منتصفِ الليل وبحوزتهم حقنٌ وموادٌ مهدئة |
- Benim için geldiler. - Bunu sen yapmadın. | Open Subtitles | لقد أتوا من أجلي بسرعة - هذه لم تكن فِعلتك - |
- Sonra benim için geldiler. | Open Subtitles | ومن ثم أتوا من أجلي. لماذا؟ |
Senin için değil, benim için geldiler. | Open Subtitles | ليس أنت لقد أتوا من أجلي |
- Ne? Sonra çimen cücesi için geldiler, | Open Subtitles | ثمّ أتوا من أجل تماثيل العُشب |
Bunu söylediğim için üzgünüm ama onlar uzaylı ve evrenin en ucundaki bir gezegenden geliyorlar. | Open Subtitles | آسف لأنني أخبرتكم ذلك، لكن هم حقاً أجانب ولقد أتوا من كوكبٍ آخر، حول الكون |
Bu çocuklardan bazıları gerçekten tehlikeli evlerden geliyorlar. | Open Subtitles | بعض هؤلاء الأطفال أتوا .من المنازل خطيرة حقيقية |
Atalarım Kuzey Avrupa'nın her yerinden geliyorlar. | TED | إذا فأسلافي أتوا من كل شمال أوروبا، |
Fırtına ile geliyorlar ve insanları alıyorlar. | Open Subtitles | أتوا من خلال العاصفة وأخذوا اناساً |
İşçiler. Bu taraftan geldiler. Bitkiler tarafından çekilmiş sanırım. | Open Subtitles | العمال، أتوا من هذا الإتجاه يجذبهم النبات، كما أعتقد |