| Bak sana söylüyorum,Grace Atwood hakkında halen bilmediğimiz şeyler var. | Open Subtitles | ولكني ما زلت أقول بأنه هناك شيء حول غريس أتوود |
| - Günaydın, Bay Atwood. - Günaydın, Charlie. | Open Subtitles | ـ صباح الخير يا سيد ـ أتوود ـ ـ صباح الخير يا ـ تشارلي ـ |
| Burdick Atwood'a Riemann'ı çözdüğünü söyledi. Atwood soygunculuk için potansiyel gördü, Carl Mittendorf'a anlattı. | Open Subtitles | أخبر بورديك أتوود بانه تمكن من حل فرضية ريمان فيرى اتوود وجود إحتمال للسرقة، فأخبر كارل ميتوندروف |
| İyi. Kurduğumuz yolla, Atwood'un bunun tamamlanmamış olduğunu anlaması zaman alacak. | Open Subtitles | جيد، فالطريقة التي قمنا بأعدادها بها ستأخذ وقتاً من أتوود ليلاحظ بأنها غير مكتملة |
| Merkez Bankası oranları ile ilgili iz sürüyorduk. Atwood şimdi yeni hesaplar açtırdı-- metalar, değerli metaller, hazine tahvilleri, mortgage şirketleri, karlı olana kayacak şekilde dengeli. | Open Subtitles | لقد قام أتوود بفتح حسابات مختلفة سلع، معادن ثمينة ، سندات حكومية ، شركات رهان |
| O kadar Margaret Atwood romanının arasında bulabilsem getirirdim ama. | Open Subtitles | أوه، وأود أن لو كنت أعتقد أنني يمكن أن تجد تحت كل ما تبذلونه من الروايات مارغريت أتوود. |
| Sanırım bu evdeki etkisiz Margaret Atwood hayranı olarak kendini görüyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنك سوف تجد أنت عاجزة مارغريت أتوود مروحة من هذه الأسرة. |
| Grace Atwood evinden uzakta yaşayan, en yakın arkadaşını canice öldürülmüş şekilde bulan, genç bir kız. | Open Subtitles | غريس أتوود هي فتاة يافعة بعيدة عن منزلها, والتي أستيقظت على مقتل صديقتها المفضلة في جريمة مروعة |
| Gdip Bayan Atwood'un yastığını arayabilir misin? | Open Subtitles | أذهب للعمل على وسادة الأنسة أتوود, هل ممكن ذلك؟ |
| Americalı Grace Atwood, Professor Linley'e olan düşkünlüğünden dolayı ilk defa ateş püskürmüyor. CCTV kameraları Bayan Atwood'u karısının tekerleklerini parçalarken yakaladı. | Open Subtitles | هذه ليست المرة الأولى التي تعاني فيها الفتاة الأمريكية غريس أتوود من المنافسة حيث أرتبط أسمها مع الأستاذ لينلي |
| Gözünü Grace Atwood'dan ayırmasan iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل أن لا يغيب ناظرك عن غريس أتوود |
| Jason Atwood, Majid Nassar'ı öldürdüğünü itiraf etti. | Open Subtitles | هناك شيء ما يزعجني جيسون أتوود اعترف بقتل مجيد نزار |
| Kurban Cath ve Jim Atwood tarafından düzenlenen partiye davetliydi. | Open Subtitles | دعيت إلى حفل أقامه كل من كاث وجيم أتوود. |
| - Cumartesi gecesi Cath Atwood partisinde yemeklerden sorumlu siz miydiniz? | Open Subtitles | أنت فعلت الطعام لحزب كاث أتوود و - مساء يوم السبت؟ |
| Atwood adında biri. Tanıdık geldi mi? Atwood. | Open Subtitles | ـ رجل يدعى ـ أتوود ـ أتعرف هذا الاسم ؟ |
| - Ne yazık ki, Atwood bir ZKT ajanıydı. - Sahi mi? | Open Subtitles | ـ كان ـ أتوود ـ عميلاً باللجنة ـ حقا ؟ |
| Örneğin; Atwood gibi sahtekâr ajanlar. | Open Subtitles | العملاء الخائنون مثل ـ أتوود ـ هذا |
| Atwood'un bir şeyler bildiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بأن أتوود على علم بشيء ما؟ |
| Aaron, Atwood'dan Nassar cinayetine dair bir haber geldi mi? | Open Subtitles | آرون، هل هناك أي أنباء من نائب المدير أتوود لمن ربما قتل "ناصر"؟ |
| Kiminle çalışacağımı ben seçiyorum John ve seçtiğim kişi de Atwood. | Open Subtitles | لدي الحق لأختيار من (سأعمل معه، يا (جون (وأنا أختار (أتوود |