Buraya, sana limitlerini anladığımı söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك أنني أتفهم حدودك توقعت الكثير |
Bu aileye yaptıkların yüzünden ana olan nefretimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك لأي درجة أنا أكرهك لما فعلته بهذه العائلة |
Bu aileye yaptıkların yüzünden ana olan nefretimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك لأي درجة أنا أكرهك لما فعلته بهذه العائلة |
Sana buraya, yazının fena olmadığını düşündüğümü söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك بأنني اعتقدت بأن مقالتك فظيعة |
Bunun için buraya sadece senin yanında olduğumu söylemeye geldim. | Open Subtitles | ..إذاً، انا ..أتيت هنا لأخبرك ..أتيت هنا لأخبرك |
Buraya bana yaptıklarını hatırladığımı seninle yüzleşeceğimi ve senden korkmadığımı söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك أنني أتذكر مافعلته بي وأواجهك وأخبرك |
Baba. Bak, açıklayabilirim. Buraya sana söylemeye geldim. | Open Subtitles | أبي , يمكنني توضيح هذا - أتيت هنا لأخبرك |
Kızının aradığını söylemeye geldim sadece. | Open Subtitles | أنا أتيت هنا لأخبرك بأن ابنتك اتصلت |
Buraya sana söylemeye geldim ve... | Open Subtitles | .... أتيت هنا لأخبرك بذلك و أخبرك بـ |
Sana bir şey söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك |
Buraya karşınızda gördüğünüz kadının Victoria Reynholm olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | سيد (رينهولم)، أتيت هنا لأخبرك بأن هذه المرأة ليست (فكتوريا رينهولم) |
- Sana bir şey söylemeye geldim Asa. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك بشيء يا (آسا) |
Frank, buraya sadece bugün gideceğimizi söylemek için geldim. | Open Subtitles | (فرانك)، أتيت هنا لأخبرك أننا سنغادر اليوم. |