Haberiniz olmadan burnunu bile karıştırmadığından emin olduğumda sizinle tekrar bağlantıya geçeceğim. | Open Subtitles | لمّا أتيقّن أنّه لن يحشر أنفه من وراء ظهرك فسأتواصل معك مجدّدا. |
Koca adamın tam olarak onu tam olarak nereye bıraktığından emin değilim. | Open Subtitles | أوتدري؟ لا أتيقّن حقيقةً أين ترك الرجل الكبير هذا |
Yeterli ilgiyi gördüğünden emin olmak istiyorum sadece. | Open Subtitles | أودّ أن أتيقّن من حصوله على الإهتمام الكافي. |
Kafanı karıştırdığımı biliyorum. emin olmam gerekiyordu. | Open Subtitles | أعلم أنّي شوّشتك، إلّا أنّي تحتّم أن أتيقّن |
Anlayacağınız üzere intikam vazifemde bana katılmadan önce sadakatinizden emin olmak zorundaydım. | Open Subtitles | ..كما ترون ..تحتّم عليّ أن أتيقّن بأنكم رجالٌ مخلصون قبل أن أثقَ بكما للانضمام إلى مسعاي الانتقاميّ |
emin olmadığım şey ise, sana bunun ne kadara mal olduğu. | Open Subtitles | ما لم أتيقّن منه هو سعر التكاليف التي تدفعها |
Senden nasıl emin olabilirim ki? | Open Subtitles | كيف لي أن أتيقّن أنّ بوسعي الوثوق بكَ؟ |
Ama emin olana kadar bunu aklımdan atamayacağım. | Open Subtitles | "ولكنّي لن أتمكّن من نسيان الأمر حتّى أتيقّن" |
Doğru adımları bildiğimden emin olmak istiyorum sadece. | Open Subtitles | أريد أن أتيقّن من معرفتي لجميع الخطوات |
Speltzer'ın suçlu olduğundan yüzde yüz emin olmadan onu öldürmeyeceğimi anlatmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول إخباركِ بأنّي لن أقتل (سبلتزر) حتّى أتيقّن تمامًا من أنّه مذنب |
Döndüğünden emin olmak için. | Open Subtitles | حتّى أتيقّن من عودتكَ. |
Branson konusunda emin olmak istedim. | Open Subtitles | وددت أن أتيقّن من أمر (برانسون). |