"أجبرنا على" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorla
        
    • zorunda kaldık
        
    • zorladı
        
    • zorundaydık
        
    Bu da yıllardır zorla çalıştığımız o çöplükten nihayet taşınabiliriz demek. Open Subtitles و هذا يعني أن بإمكاننا الإنتقال من ذلك المكب الذي أجبرنا على العمل فيه في نهاية الشارع طيلة تلك السنين
    Bu da yıllardır zorla çalıştığımız o çöplükten nihayet taşınabiliriz demek. Open Subtitles و هذا يعني أنه يمكننا أخيراً الإنتقال من ذلك المكب الذي أجبرنا على العمل فيه
    Çocukken bize zorla ezberlettikleri kahramanlık öykülerini hatırlıyor musun? Open Subtitles هل تتذكر تلك القصص عن الشجاعة التي أجبرنا على الإلتزام بها في الذاكرة ونحن أطفال؟
    Bir seferinde, tuvaletler öyle kötü tıkandı ki kütüphaneyi iki günlüğüne kapatmak zorunda kaldık, tıkanmaya sebep olan sorun tuvalete atılan enjektörlerdi. TED ذات يوم انسد المرحاض لدينا أجبرنا على إغلاق مكتبتنا لمدة يومين لأن ما يسدها كان الإبر المهملة.
    Wraithler geldikten sonra tekrar inşa etmek zorunda kaldık. Open Subtitles لقد أجبرنا على إعادة البناء بعد مجيء الريث
    Ama korkarım tatlım doğumdaki aşırı kanama bizi rahim ameliyatına zorladı. Open Subtitles ولكن أخشى يا عزيزتي، أن النزيف المفرط عند الولادة أجبرنا على عمل استئصال رحم
    Gelmek zorundaydık. Biliyorum. Open Subtitles ـ أجبرنا على أن نأتي ، تانجينا ـ أعلم ذلك
    Bu da yıllardır zorla çalıştığımız o çöplükten nihayet taşınabiliriz demek. Open Subtitles و هذا يعني أن بإمكاننا الإنتقال من ذلك المكب الذي أجبرنا على العمل فيه في نهاية الشارع طيلة تلك السنين
    Bu da yıllardır zorla çalıştığımız o çöplükten nihayet taşınabiliriz demek. Open Subtitles و هذا يعني أنه يمكننا أخيراً الإنتقال من ذلك المكب الذي أجبرنا على العمل فيه
    Çocukken bizi de zorla götürmüştü. Open Subtitles أجل , أجبرنا على الذهاب عندما كنا صغار
    -Buraya zorla getirildik. Open Subtitles -لقد أجبرنا على المجيء إلى هنا
    Ne zaman bir köşeye çekilip bir damla mutluluk yakalasak kaçmak zorunda kaldık. Open Subtitles كلّما نعمنا بلحظة سعادة أجبرنا على الهرب.
    Kısa bir süre önce arkamdaki isyancılara ait müstahkem mevkiden yapılan şiddetli havan saldırısı nedeniyle geri çekilmek ve mevzilenmek zorunda kaldık. Open Subtitles ،منذ مدة قصيرة أجبرنا على الانسحاب ونثبت هنا بعد تلقي قصف بمدفع الهاون الثقيل من حصن المتمردين خلفي
    Bazı insanlarımızı yerde bırakmak zorunda kaldık. Open Subtitles أجبرنا على ترك البعض من شعبنا على الأرض
    Yapmak zorunda olduğumuz şey rezalet bir şey ama bunu yapmaya bizi o zorladı, değil mi? Open Subtitles إنه لمن العار ما كنا نفعله، لكنه أجبرنا على فعل ذلك، صحيح؟
    Akıl hocası ve baba olarak başarısız olması bizi kendi ayaklarımız üzerinde durmaya zorladı. Open Subtitles لأن أخفاقاته كمرشد، كوالد، أجبرنا على فعل أشياء جديدة ومثيرة.
    Kazmak zorundaydık. Verdiğiniz sayılar eksikti, işe yaramazdı. Open Subtitles أجبرنا على الحفر، أرقامكم لم تكن حاسمة، لا طائل منها
    Evet, çünkü zorundaydık. Open Subtitles نعم، والذي أجبرنا على القيام به

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more