"أجدها" - Translation from Arabic to Turkish

• bulamadım
• bulamıyorum
• bulmalıyım
• bulmam
• bulmak
• bulduğumda
• bulurum
• Bence
• bulabilirim
• bulduğum
• bulmamı
• bulup
• buldum
• bulabileceğimi
• bulmaya

Bu ikisinin arasında bir bağlantı olmalı. Sadece ben henüz bulamadım.
لابدّ أنّ هُناك صلة بين هذين الرجلين، إنّما لا أجدها فحسب.

Buralarda bir yere koyduğumu biliyorum ama bulamıyorum. - Ödeme istasyonu.
أعرف أنني وضعتها في مكان ما هنا لكنني لا أجدها الان

- Onu bulmalıyım. - Hayır, dinlenmen lazım.
يجب أن أجدها لا, يجب أن تحصل على بعض الراحه

Onu bulmam gerek. Ona bir özür borçluyum. Bara mı gitti demiştin?
علي ان أجدها, أنا أدين لها بالأعتذار قلت أنها في الحانة؟

Onu bulmak zorunda olduğumu biliyordum.
لقد علمت في قرارة نفسي أنه يجب علي أن أجدها

Silahı indir onu bulduğumda sen de kucağına alabilirsin.
أخفضى المُسدس وعندما أجدها ستستطيعين حملها أيضاً

Ne aradığını söylersen, memnuniyetle bulurum.
أخبريني عن الملفات التي تريدين ويسرني أن أجدها لك

Bence, hoş biri ama asla onunla çıkmayı düşünmezdim. Asla.
أجدها لطيفة لكنني لم أفكر بالخروج معها على الاطلاق

Belki davayı yavaşlatıp, onu hançerden uzak tutup hançeri kendim bulabilirim. - Ne?
ربّما أجرّب أن أُبطئ تقدّم القضيّة، أُبعدها عن شذى الخنجر ثمّ أجدها بنفسي.

- Burada yardıma ihtiyacımız var. - Doğru kişiyi bulamadım henüz.
ـ أننا بحاجة لمساعدة هنا ـ أنّي لم أجدها مناسبة تمامًا

Ben de Greenwich köyüne gidip resimdeki tepeyi aradım. Fakat tepeyi bulamadım. Palmiye ağacını da bulamadım.
و أذهب إلى قرنيش فيلج لأبحث عن هذه التلة. و لا أجدها. ولم أجد حتى هذه النخلة.

Onu bulamadım. Neredeyse 10 dakika dizlerimin üzerinde..
لم أجدها كنت جاثية على ركبتي لمدة 10 دقائق

Bir saniyeliğine odaya dönmeye çalışıyorum ama yolu bulamıyorum.
أحاول أن أجد طريق العودة للغرفة و لا أستطيع أن أجدها

bulamıyorum ama koltuk numaramın 32C olduğunu hatırlıyorum çünkübubenimsütyenboyum.
حسناً ، لا أستطي أن أجدها لكني أتذكر الرقم ، لقد كان 32سي لأنه مقاس صدريتي

Senin kurnaz kadının bu davayı çözdü ve şimdi onu bulamıyorum.
هذة الحقيرة قد حلت القضية والآن أنا لا أجدها

O zaman onun başı dertte ve ona söylemeliyim. Onu bulmalıyım.
إذن فهي يمكن أن تكون في خطر وأنا عرضتها لذلك ، يجب أن أجدها

O zaman benim bulmam daha iyi olmuş.
من الجيد أن أجدها أنا بدلاً منه، أليس كذلك؟

İki gündür, ve o hala hayattayken onu bulmak istiyorum, ve ban yardım edeceksiniz.
وأريد أن أجدها طالما أنها ما زالت حيّة ستقومون بـ مساعدتنا وتجدون الملفات

O kızı bulduğumda, Bıçağımı çıkaracağım, kalbine saplayıp, hala yaşıyorken sökeceğim.
و عندما أجدها سأخرج سكيني العظيم وأقطع قلبها بينما لا تزال حية

Giyinmenin yolu ben bazen fazlaca bulurum uyandırmadan.
طريقتك في الملبس أحيانًا أجدها مثيرة جدًا

Bence romantik. 3. sınıftan beri bir aşk mektubu almamıştım.
أجدها رومانسية لم أتلقى رسالة حب منذ الصف الثالث

Onu belki onun yatak odasında bulabilirim diye düşündüm.
اعتقد أننى ربما أستطيع أن أجدها في غرفة نومها

"Bu, çok ilginç bulduğum birçok temalı bir doktora tezidir."
هذة رسالة مثيرة جدا بمواضيع مختلفة التي أجدها مثيرة جدا

Eğer onu görmek istiyorsan, önce onu bulmamı Beklemelisin. Çok uzun sürmesin.
إن أردت رؤيتها، عليك أن تنتظر حتى أجدها

Eğer rodeoya gidersen, onu bulup tutarım senin için.
لوذهبتللسابقة، أعدك أن أجدها و أحرّس عليها لأجلك

Sonra bi gün "buldum yerini biliyorum" dedi
ثم في يوم قال سوف أجدها , أنا أعرف أين هي

Normalde, CV'ni doldurmak için belgem vardı ama şu an bulabileceğimi sanmıyorum.
عادةً ما أحمل صفحة للسيرة الذاتية ولكني لا أجدها في أي مكان

Kocası ölen bir arkadaşım, ve onu bulmaya çalışıyorum, ama nasıl bulacağımı bilmiyorum.
و انا أحاول ان اسأل عن احوالها لكنى لا اعرف كيف أجدها