Burada oturup rastgele alınmış aptal bir kararın çocuğumu üzmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لكنني لن أجلس على جنب وأسمح لقرار سخيف وعشوائي أن يؤذي طفلي |
Bir kenarda oturup oğlumun yavaş yavaş kötüleşmesine şahit olmak zorundayım. | TED | علي أن أجلس على الهامش ومشاهدة ولدي يتدهور. |
Balkonda oturuyordum bir şeyler içiyorum, ahududulu gazozla sarhoş oluyorum. | Open Subtitles | لا جديد ، أجلس على الأريكة و أشرب الفراولة بالصودا |
Bir zeytin düşürüyorsunuz ve şapkamın üstünde oturuyorum. Her şey çok güzel uyuyor. | Open Subtitles | فى البداية تسقطين زيتونة ثم أجلس على قبعتى , ياللصدفة |
Ötekiler için konuşamam ama ben kasemin üzerinde oturuyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإجابة عنهما و لكني أجلس على مؤخرتي |
Diz çök oğlum ruhun için dua edeceğim. | Open Subtitles | أجلس على ركبتيك ولدى0000 بينما أصلى من أجل روحك0000 |
Kıçımın üstüne oturup da, kurnazların köşeyi dönmelerini beklemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أجلس على موخرتي وأشاهد كل القطط السمينة في هذه البلدة يصبحوا أغنياءَ |
oturmuş makyajımı tazeliyordum. | Open Subtitles | كنت أجلس على الطاوله وأصلح المكياج على وجهى |
Masamda otururken o mecazi ampül hiçbir zaman kafamın içinde yanmıyor. | TED | لم أجلس على مكتبي أبدًا لأكون فكرة أو ليصبح كل شيء واضحًا في ذهني. |
Yani koltuğa oturmam mı gerekecek? | Open Subtitles | سيدي. هل يعني هذا بأنه سوف فقط أجلس على الكرسي |
Çıplak kıçımın üzerine toprağa oturup onu beklerdim. | Open Subtitles | و كنت أجلس على مؤخرتى العارية أنتظر قدومه |
Çıplak kıçımın üzerine toprağa oturup onu beklerdim. | Open Subtitles | و كنت أجلس على مؤخرتى العارية أنتظر قدومه |
Masada oturup yenen cinsinden harbi yemek mi? | Open Subtitles | كما لو أجلس على الطاولة وأمامي طعام العشاء ؟ |
Nehir kenarındak verandaya oturup yazmaya çalışmamı mı? | Open Subtitles | أجلس على الشرفة بجانب النهر وأحاول الكتابة |
Ama iyi ışık alabilmek için duvarın yanındaki sandalyede oturuyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أجلس على مقعد قبالة الحائط لكى ألتقط الضوء |
13'ü sabahında kendilerine yardım etmediklerinden emin olmak için su fıçısının üstünde oturuyordum. | Open Subtitles | فى صبيحة اليوم الثالث عشر كنت أجلس على أحد براميل المياه، ولاحظت أن الجميع قد خارت قواهم |
Bütün gün onun üstünde oturuyorum İşle ilgili bir konu bu. | Open Subtitles | أجلس على هذه طوال النهار هذا شئ متعلق في العمل! |
Bu arada, kek altlarından oluşan bir dağın üstünde oturuyorum. | Open Subtitles | أثناء ذلك، أجلس على جبل من الأعقاب. |
Basınçlı şalterin üzerinde oturuyorum. Öleceğim. | Open Subtitles | أنا أجلس على مفتاح ضاغط، سوف اموت |
Bazen o kadar yalnız hissediyorum ki uyuşana kadar sol elimin üzerinde oturuyorum ve sonra sağ elimi tutup, başkasıyla el ele tutuşuyormuşum gibi yapıyorum. | Open Subtitles | أحيانًا أشعر بالوحدة الشديدة، أجلس على يدي اليسرى حتى تصاب بالخدر وبعدها أضعها في اليد اليمنى وأتظاهر أني أضم يدي مع شخصٌ آخر |
- Dizlerinin üzerine çök zenci! | Open Subtitles | أنا أقوم ب... أجلس على ركبتيك أيها الزنجي اللعين. |
Ben sırt üstü yatıp bacaklarımı başımın üstüne alıyorum. | Open Subtitles | عندما سألعق قضيبى .. سوف أجلس على ظهرى وأثنى قدمى حتى رأسى |
Bankta oturmuş nehrin akışını izliyordum. | Open Subtitles | بأنّني كنت أجلس على الضفـة وأراقب تدفـق النهـر |
Siz çocuklar, tuvalette otururken bu hikâyelerinizden kaç tanesini hayal ettiğimi bir bilseniz. | Open Subtitles | إذا أنت أولاد عرفوا فقط كم من ك قصص حلمت فوق بينما أجلس على القدر. |
Yoksa yine başına oturmam mı gerekecek? | Open Subtitles | هل علي أن أجلس على راسك مرة أخرى |