Savaş bittikten sonra, Uyanmış Varlığın arkadaşlarımdan biri olduğunu anladım. | Open Subtitles | بعد إنتهاء المعركة، أدركت ان الكائن المستيقظ كان أحد أصدقائي |
Ama 14 yaşındayken arkadaşlarımdan biri, bende çizgi roman ilgisini uyandırdı ve ben bunu geçimimi sağlamak için yapmak istediğime karar verdim. | TED | ولكن عندما بلغت الرابعة عشرة, أثار أحد أصدقائي إهتمامي بالكتب الهزلية المصورة وقررت أن هذا هو ما أريد عمله لكسب العيش. |
Hey, Charlie. Bu iyi bir dostum. Nigel. | Open Subtitles | تشارلي هذا أحد أصدقائي الطيبين، إنه نيجيل. |
Benimle merkez dışına gelip, bir arkadaşımla tanışmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تأتي للمنطقة السكنية معي أريدك أن تقابل أحد أصدقائي |
Beni de öldürecektin ve bir arkadaşımı az daha öldürüyordun. | Open Subtitles | وربما أيضًا ستقدم على قتلي وكدتَ أن تقتل أحد أصدقائي |
Sonunda arkadaşlarımdan birisi parti düzenliyor, ...ve ben ise ev hapsindeyim. | Open Subtitles | أخيراً أحد أصدقائي سيقيم حفلة و أنا في إعتقال منزلي |
Ve en iyi arkadaşlarımdan birinin gözlerimin önünde ölmesini izledim, bu yüzden... | Open Subtitles | ورأيت للتو أحد أصدقائي وهو يموت أمام عيني |
Bir dostumu ziyaret etmem gerek. | Open Subtitles | -يجب أن أذهب لزيارة أحد أصدقائي |
Biliyor musun, bir arkadaşım elini kırmıştı ve alçıya almışlardı. | Open Subtitles | أحد أصدقائي منذ فترة مضت انكسرت يده ووضعها في جبيرة |
Sanırım çatlak arkadaşlarımdan biri bana bir şaka yaptı. | Open Subtitles | أعتقد أن أحد أصدقائي المجانين مازحني مزحة سيئة |
Çünkü bunu benim... Benim çatlak arkadaşlarımdan biri yaptı ve hangisi bilmiyorum. | Open Subtitles | لأان أحد أصدقائي المجانين أوقع بي لكن لا أعرف من هو |
Ben değil ama çok zeki arkadaşlarımdan biri şu parlak fikriyle ortaya çıktı ve kendimizi doyuma ulaştırmak için... nasıl diyeyim, balkabaklarıyla yaptık! | Open Subtitles | وكانت الفكرة، ليست فكرتي بل فكرة أحد أصدقائي الأذكياء ..أن نحرر رغبتنا بـ لقد مارسنا الجنس مع.. |
arkadaşlarımdan biri neredeyse Van Buren Çetesi'nden dayak yiyormuş. | Open Subtitles | أحد أصدقائي كاد يتعرض للضرب هناك من عصابة فان بيورين. |
Hayır, bir dostum yakaladı, ama senin proteine ihtiyacın var diye düşündüm. | Open Subtitles | لا, أحد أصدقائي اصطادها, لكني فكرت بأنك تحتاج البروتين |
bir dostum Reynolds'a ot satmış. | Open Subtitles | أحد أصدقائي باع حشيشة لـ مات رينولدز. |
Çünkü öyleyse, çocuğu olacak ve büyük sorunlar yaşayan bir arkadaşımla konuşmanız daha iyi olur. | Open Subtitles | سيكون من الأفضل لو أني أتكلم مع أحد أصدقائي والذي سيصبح أب ولديه مشاكل كثيره |
Sağlık Bakanlığı'ndan bir arkadaşımla konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدّثتُ إلى أحد أصدقائي في وزارة الصحّة |
bir arkadaşımı görmeye yukarı çıkıyorum. Charlie Fineman. | Open Subtitles | أنا ذاهب للأعلى لأرى أحد أصدقائي إنه تشارلي فايرمين |
Sana söyleyeyim, John... olurda arkadaşlarımdan birisi bir hafta tam ödemesini yapmazsa sırf tombul valimiz ceplerini doldurabilsin diye onu işin dışına sürecek değilim. | Open Subtitles | سأخبرك. جون, إذا كان أحد أصدقائي لا يمكن تسديد دفعة كاملة أسبوع واحد, |
Bir kuzeylinin gelip otoritesini en iyi arkadaşlarımdan birinin üstünde kullanması hoşuma gitmez. | Open Subtitles | لا يثيرني أن شخص من اليانكيز جاء هنا يفرض سلطته على أحد أصدقائي المفضلين. |
Bir dostumu görmeye. | Open Subtitles | لرؤية أحد أصدقائي |
bir arkadaşım birkaç haftaya evleniyor. Düğününe birini getirip getirmeyeceğimi sordu? | Open Subtitles | سيتزوّج أحد أصدقائي بعد بضعة أسابيع وسألني إن كنتُ سأحضر رفيقة |
Ve dün gece arkadaşlarımın siniri bozduğunu duydum. | Open Subtitles | وسمعت أنك عبثت مع أحد أصدقائي البارحة |
Arkadaşlarımdan birine asıldığı için öyle utanıyor ki, bence hatırlamak istemiyor. | Open Subtitles | كما تقول , إنها مؤنبة لضرب أحد أصدقائي , إنها تتعامل |
Newman bir ağaçta kürk bulduğunu duydum ve o kürk bir arkadaşıma ait ben de ona geri vermek istiyorum. | Open Subtitles | علمت أنك وجدت معطفاً من الفراء فوق شجرة وأعتقد أنه يعود إلى أحد أصدقائي وأريد ارجاعه إليه. |
Sana herkesin yalancı dediği bir arkadaşımdan bahsetmeme izin ver. | Open Subtitles | دعيني أخبرك بقصة أحد أصدقائي كان الجميع يقولون بأنه كاذب |
Kızının ergenlik öncesi ve ergenlik sonrası en çok dikkatini çeken değişikliğin utangaçlık düzeyindeki değişim olduğunu söyleyen bir arkadaşımın çok güzel bir anektodu var: | TED | لديّ حكاية لطيفة من أحد أصدقائي إذ يقول بأن أكثر ما لاحظه في ابنته المراهقة قبل وبعد البلوغ هو مستوى إحراجها أمامه. |