Frasier'a hediye alıp sana almayınca kendimi kötü hissettim. | Open Subtitles | أحسستُ نوعَ سيئِ حول إعْطاء فرايزر الشيء ولا شيء لَك، |
Sanırım kendimi biraz şanslı hissettim, biraz şarşırmıştım... senin gibi bir kadın benim gibi bir erkekle. | Open Subtitles | أحسستُ كأني محظوظ مندهش إلى حد ما ، أن إمرأة مثلك تُريدُ أن تَكُونَ مَع رجل مثلي |
Beni dolaba yapıştırmıştı ben de şeyini hissettim dedim. | Open Subtitles | بدَفْعني للأعلى ضدّ الخزانةِ وأنا قُلتُ بأنّني أحسستُ شيءاً. |
Hayatım boyunca bir yerde bu kadar çok sevgi hissetmemiştim. | Open Subtitles | أنا أبداً مَا أحسستُ بالحبّ الكثير في كامل حياتِي. |
Her zaman hissettim ki, görevin sorumluluğunu yüklenmiştin ve bu gerçekte nasıl bir insan olduğunun göstergesi değildi. | Open Subtitles | حسناً، أحسستُ دائماً.. بأنّك أُرهقت بسبب العمل.. لكن, ما يهمّ حقاً, هو أنك كنت بشراً.. |
Ama neden iptal ettiğini öğrenince kendimi çok kötü hissettim. | Open Subtitles | وبعدها أحسستُ بالغباء عندما عرفتُ سبب إلغاء الجلسة |
Arabadan adımımı attığım anda hayatımda ilk defa, özgürlüğü hissettim. | Open Subtitles | خرجتُ من العربة، للمرّة الأولى في حياتي، أحسستُ بالحرّية |
Böyle civelek bir şey. Kulağıma fısıldadı ve... bir şeyler hissettim. | Open Subtitles | كان يتسلّى و يهمس في أذني، و قد أحسستُ بشيء. |
Bu sabah da güneşi bacaklarımda hissettim. | Open Subtitles | و بهذا الصباح أحسستُ بحرارة الشمس على ساقيّ. |
Uzun zamandan sonra kendimi epey mutlu hissettim. | Open Subtitles | أحسستُ بسعادة لم أشعر بها منذُ وقتٍ طويل. |
Şu ana kadarki çelişkili ifadelere dayanarak, kurbanın boynundaki kırmızı lekelerin bir kadın tarafından yapılmış tırnak izleri ile tutarlı olduğu sonucuna varan uzmanımıza danışmaya zorunlu hissettim. | Open Subtitles | نظرا للشهادة المتضاربة التي قُدمت حتى الآن أحسستُ أني مظطرة لتعيين خبيرنا الخاص الذي وصل إلى نفس النتيجة |
Aptal gibi hissettim kendimi. Yüz kere aradım neredeyse seni. | Open Subtitles | أحسستُ بالإحراج فقد اتصلت بكِ حوالي مئة مرة |
Ama hayatım boyunca tek isteğim Ay'a gitmekti, bu fırsatı kaçırınca da başarısız biri gibi hissettim. | Open Subtitles | ولكن كل ما أردته في الحياة كان الذهاب إلى القمر، وعندما أضعتُ الفرصة، أحسستُ بالفشل |
Bu da ironik, çünkü hayatımın büyük kısmında benden kaçtığını hissettim. | Open Subtitles | الذي ساخرُ، لأن أغلب حياتِي أحسستُ هو كَانَ يَتفاداني. |
Bu sefer bir şeyler hissettim sanki. | Open Subtitles | بالحقيقة ، أعتقد بأنني أحسستُ بشيء ما هذه المرة |
Aniden, oraya ait olmadığımı hissettim. | TED | بشكل سريع، أحسستُ أنني لا أنتمي لهنا. |
Hey! Alex! Daha önce bir kadın için hiç böyle hissetmemiştim. | Open Subtitles | أنا فقط مَا أحسستُ هذا الطريقِ حول امرأة قبل ذلك. |
Bir şey sezmiştim o yüzden Lord Ragnar'la konuştum. | Open Subtitles | ..فقد أحسستُ بشيءٍ ..(لذا تحدثت إلى الأمير (رآجنار |
Patlamayı hissettiğim zaman ofisimdeydim. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ في مكتبِي، عندما أحسستُ الإنفجارَ. |
Ama beş yıldır ilk kez bir şey hissetmiştim. | Open Subtitles | لَكنِّي أُقسمُ، هو كَانَ المرة الأولى أحسستُ أيّ شئَ في خمس سَنَواتِ. |
Sorgulanırken beni izlediğini hissedebiliyordum. | Open Subtitles | أحسستُ بمراقبتكَ إيّاي أثناء استجوابي |