Eminim torunlarının, sıcak suda yıkanıp, temiz ve kuru iç çamaşırı giydiklerini bilse gurur duyardı. | Open Subtitles | بالتأكيد كانت ستفتخر بأن أحفادها يتمتعون بمياه ساخنة، والكثير من الملابس التحتية الجافة والدافئة. |
Böylece torunlarının iyi bir hayat süreceğini düşünmüş olacak. | Open Subtitles | بإخبارها أن أحد أحفادها ستعيش حياةً جيدة |
dedim. "Ninem bütün torunlarına özel olduklarını söyler." | TED | فقال: " أوه ، جدتي تخبر كل أحفادها أنهم مميزون." |
Annenizin torunlarını kilisede büyütmesinin teşvik edici olacağını farz ediyorum. | Open Subtitles | أتوقع بأن أمك ستشجع جداً أن يتربّى أحفادها في الكنيسة |
Kadın da kocasını kaybettiğini üç kızını ve üç torununu. | Open Subtitles | وأخبرتني المرأة أنها فقدت زوجها وبناتها الثلاث وكل أحفادها الثمانية. |
Büyükannemi düşündüğümde, ona göre tabii ki bütün torunları özeldi. | TED | عندما فكرت بجدتي ، بالطبع كانت تعتقد بأن جميع أحفادها مميزون. |
Seninle ve torunuyla bir araya gelmek istiyormuş. | Open Subtitles | و الاجتماع مرة أخرى ..معك ومع أحفادها |
torunlarının yanına gitti. Pazartesi kadar da gelmez. | Open Subtitles | إنها مع أحفادها لن تعود حتى الاثنين |
Yani büyük torunlarının. | Open Subtitles | أحفادها لا أعتقد أنه سيأتي |
torunlarının büyüdüğünü görmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | ولرأت أحفادها يكبرون |
Alice... annen bu yolculuğun onu torunlarına yakınlaştıracağını umuyordu... | Open Subtitles | "آليس" أمك كانت تأمل أن تقربها هذه الرحلة من أحفادها |
Sonra öldü ve bunu torunlarına bıraktı. | Open Subtitles | ثم ماتت، وأعطته إلى أحفادها |
Bir düğün onu torunlarına yaklaştıracak. | Open Subtitles | الزواج يُقربها من أحفادها. |
Bana torunlarını anlatmaya başladı. Aklım karıştı. | TED | وبدأت تحكي لي عن أحفادها وهذا الشيء صدمني بشدة |
Büyükanneler torunlarını şımartma hakkına sahiptir. | Open Subtitles | حسناً، إنّه حق للجدة لمعاملة أحفادها بدلال وغنج. |
Yine de torunlarını sever. | Open Subtitles | إنها تحب أحفاد أحفادها |
Keşke annem burada yaptığım işleri görseydi, ...torununu tanısaydı. | Open Subtitles | فقط أتمنى أن ترى أمي ماذا حققت وتقابل أحفادها |
torunları karşı çıkıyor ama biz savaşacağız. | Open Subtitles | أحفادها يعارضونها، ولكننا سنقاوم. |
Londra'dan torunları gelecekmiş, onlarla tek başına başa çıkamaz. | Open Subtitles | أحفادها من "لندن" سيزورونها وإنه كثير عليها لتتصرف معه. |
Seninle ve torunuyla bir araya gelmek istiyormuş. | Open Subtitles | و الاجتماع مرة أخرى ..معك ومع أحفادها |