Aynı anda üç yük çamaşırı aynı anda yıkamak gibi. | Open Subtitles | إنه مثل غسل 3 أحمال من الغسيل في نفس الوقت. |
Sonuçta, farklı yük kapasiteleri ve farklı menziller için her türlü aracı kullanacağız. | TED | في النهاية، نحن سوف نستخدم كل أنواع المركبات من أجل طاقات استيعاب أحمال مختلفة و لمسافات مختلفة. |
İnsanları taşımak için yürüyen merdiven kullandığımızdan tüm bu kirişler köşegen yük alıyorlar. | TED | لأننا نستخدم السلالم المتحركة لنقل الناس ، تقوم كل هذه الدعامات بإلتقاط أحمال قطريه |
Haydi çabuk olalım tamam mı? Herkes biraz yük alsın. Aç gözlü olmaya gerek yok. | Open Subtitles | دعنا نعمل بسرعة في ذلك أحمال قليلة لكل واحد ، لا حاجة للطمع |
Bana bak hanım, bu haftaki ikinci çifte vardiyamı yapıyorum,... ..ve üç yük daha boşaltmadan eve gidemem. | Open Subtitles | أنا في ورديتي الإضافية لهذا الأسبوع و لن أستطيع العودة للمنزل حتى أُنهي ثلاثة أحمال |
Araçların enerji gereksinimlerini tamamlamanın yanısıra, neticede insanların ağdan yük alabilecekleri ya da koyabilecekleri ticaret merkezler haline gelecekler. | TED | بالإضافة إلى التزود بمتطلبات المركبة من الطاقة، في النهاية إنهم سوف يصبحون محاور تجارية حيث يستطيع الناس أخذ أحمال من أو وضعها في الشبكة. |
Ağır yük kaldırmak yok. Tatildeyken bile çalışabiliyorsun. | Open Subtitles | لا أحمال كبيرة فلتفعل ذلك أثناء العطلة |
Evet, ben onu duygusal yük diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | نعم ، أعتقد أنه مثل أحمال عاطفية |
Üstelik, bu yük bile değil, | Open Subtitles | بالأضافة ، هذه ليست حتى أحمال |