| Paul'ün hapse döndüğünü söylediğimde, Cody bana çok kızmıştı. | Open Subtitles | لقد كان (كودي) منزعجاً جدّاً منّي عندما أخبرته بأنّ (بول) عاد للسجن |
| Layton'un kendini kötü yaraladığını söylediğimde yüzü buruştu. | Open Subtitles | وجهه قد تغيّر حينما أخبرته بأنّ ليتون)، قد آذى نفسه بشدة) |
| Peki o zaman, Logan'ın sadece bizim konuşmalarımızı ortaya çıkarmak istediğini söylediğimde neden anında akordu değişti? | Open Subtitles | إذن لماذا قام بتغيير رأيه حالاً بعدما أخبرته بأنّ مستندات (لوجن) هي التي سنقوم بتسليمها ؟ |
| Bunun tehlikeli olduğunu söyledim ama dinlemedi. | Open Subtitles | أخبرته بأنّ الأمر بغاية الخطورة، لكنه رفض الإصغاء |
| Lindsay'in o kliniğe grip aşısı olmaya gittiğini söyledim. | Open Subtitles | أخبرته بأنّ (ليندزي) كانت موجودة بالمركز الطبّي لتلقي تطعيماً ضدّ الإنفلونزا |
| Ona, bunun ulusumuzun karşılaştığı en büyük tehdit olduğunu ve etkili olabileceğimi hissetmeden bu görevi kabul edemeyeceğimi söyledim. | Open Subtitles | أخبرته بأنّ التطرّف قد يعدّ أشرس المخاطر التي واجهتها أمّتنا... ولا يمكنني قبول الوظيفة إلا حال تأكّدي أنّي قد أصنع فارقاً. |
| Bunun ulusumuzun yüzleştiği en büyük tehdit olabileceğini ve etkili olamazsam görevi kabul edemeyeceğimi söyledim. | Open Subtitles | أخبرته بأنّ التطرّف قد يعدّ أشرس المخاطر التي واجهتها أمّتنا... ولا يمكنني قبول الوظيفة إلا حال تأكّدي أنّي قد أصنع فارقاً. |
| Ben de siktirip gitmesini söyledim. | Open Subtitles | أخبرته بأنّ يذهب للإحتواء |