"أدركت أنك" - Translation from Arabic to Turkish

    • fark ettim
        
    • Anladığım kadarıyla
        
    • mı anladın
        
    • olduğunu fark
        
    • olduğunu anladım
        
    • olduğunuzu anladınız
        
    Seni aramayı bıraktım, çünkü kariyerinde yükselebilmek için beni kullanıyor olduğunu fark ettim. Open Subtitles لقد نوقفت عن الاتصال بكِ لأني أدركت أنك تستغلينني من أجل مستقبلك المهني
    Sonra senin, Şampanyadan dolu bir kadeh içtiğini fakat benim sadece bir yudum aldığımı fark ettim. Open Subtitles أدركت أنك شربت كأس شمبانيا بأكمله وتناولت رشفة فقط من المؤكد أنه تم تخديرنا
    Eksik bir şey fark ettim, ve bu şeyi mutlaka görmüş olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles إكتشفت شيء ناقص و أدركت أنك قد تكوني رأيتيه
    Anladığım kadarıyla adını Ateş Kadehi'ne koymak için kanına susamış olmalısın. Open Subtitles لقد أدركت أنك لم تضع إسمك فى كأس النار
    Anladığım kadarıyla Kaptan Fisk'le ölümünden hemen önce görüşecekmişsiniz. Open Subtitles أدركت أنك والقائد (فيسك) قد أتفقتوا على مقابلة قبل موته
    Bunu yalnız yapamayacağını o zaman mı anladın? Open Subtitles إذا، ذلك الوقت حينما أدركت أنك لن تستطيع المضي في ذلك بمفردك؟
    Dün gece her şey çok netleşti. Daha fazla zamana ihtiyacın olduğunu anladım. Open Subtitles ليلة أمس إتضح كل شيء أدركت أنك تحتاج فقط لبعض الوقت
    Kendi ayağınıza kurşun sıkmış olduğunuzu anladınız ve yapmış olduğunuz hatayı düzeltmeye çalıştınız. Open Subtitles ،وعندها أدركت أنك ، كما تقولون أفسدتم الأمر حاولت أعادة الأمور لمسارها الصحيح
    Ama sonra senin hayatta böyle bir şey yapmayacağını fark ettim. Open Subtitles ولكن بعد ذلك أدركت أنك لن من أي وقت مضى أن تفعل شيئا من هذا القبيل.
    Sonra boş buzdolabımı görebildiğini fark ettim. Open Subtitles ثم أدركت أنك تستطيع ان ترى ثلاجتي ورأيت أنها كانت فارغه
    Beynimin içinde düşünüp duruyordum ve sonra fark ettim ki sen bir hiçsin. Open Subtitles لذا كنت أبحث في عقلي، و فجأة أدركت أنك نكرة.
    Fakat yoklama kağıdını doldururken, sabah 7:00'da içerde olmadığını fark ettim. Open Subtitles لكنني بحثت في الجدول الزمني و أدركت أنك لم تكن هنا على الساعة 07:
    Sonra cesur olmadığını fark ettim, kopuksun insanlardan. Open Subtitles ثم أدركت أنك لست شجاع أنت مستقل
    Adım Cavill. Anladığım kadarıyla dini danışmanlık istemişsin. Open Subtitles أنا الأخ (كافيل) , أدركت أنك أردت جلسة نصح دينى
    Anladığım kadarıyla bir kere yumruk atmışsın. Open Subtitles أدركت أنك قد خالفتيه ذات مرة
    Alkolik olduğunu o zaman mı anladın? Open Subtitles وحينها أدركت أنك مدمن كحوليات؟
    Artık sende hâlâ ona âşık olduğunu fark ettiğine göre neyi bekliyorsun? Open Subtitles والآن بما أنك أدركت أنك مازالت واقعا في حبها إذاَ , ماذا تنتظر ؟ إنه يوم الفالنتين
    Neyse, California'ya geldiğinde, senin tek olduğunu anladım. Open Subtitles على كل حال، لما أتيت إلى كالفورنيا أدركت أنك الشخص المناسب
    Bayan Fisher, peki siz ne zaman Bayan Fisher'a aşık olduğunuzu anladınız? Open Subtitles ويا سيدة (فيشر)، متى أدركت أنك واقعة في حب السيّدة (فيشر)؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more