Sonra kendime gelmem gerektiğini fark ettim. Sonra bu olayın üstesinden geldim. O zamandan beri hiç ağlamadım. | Open Subtitles | ثمّ أدركت أنّني قويّة بما فيه الكفاية وتجاوزت الأمر |
Yolu yarılamıştım ki cep telefonumu burada unuttuğumu fark ettim. | Open Subtitles | لقد وصلت إلى نصف الطريق إلى المنزل حتى أدركت أنّني تركت هاتفي النقال هنا. |
Sana kizgin olmak yerine, kizgin olma fikrine tutundugumu fark ettim. | Open Subtitles | حسناً أدركت أنّني أتمسّك بفكرة الغضب عليك عوضاً عن كوني غاضباً عليك فعلياً |
Sonra fark ettim ki, eğer etkili bir şey yapmazsam dört saat içinde beni tanımayan bir adamla evlenecektim. | Open Subtitles | وهكذا أدركت أنّني إذا لم أفعل شيئاً مُتطرّفاً، عندها خلال أربع ساعات يُمكن... أنْ أتزوّج رجل لا يعرفني. |
O sırada küpelerimden birini kaybettiğimi fark ettim. | Open Subtitles | عندما أدركت أنّني فقدت قِرط. |