O an 30 yaşın yeni 20 olmadığını fark ettim. | TED | و كانت تلك هي اللحظة التي أدركت فيها أن الـ30 ليست هي الـ20 الجديدة. |
Merhaba. Bugün size kahkahadan bahsedeceğim. Buna kahkahayı ilk fark ettiğim anı hatırlamaya çalışarak başlamak istiyorum. | TED | مرحبًا، سأحدثكم اليوم عن الضحك، وأريد فقط أن أبدأ بالرجوع إلى أول مرة أتذكر أنني أدركت فيها الضحك. |
Şirketimizin nasıl büyük bir fark yaratabileceğini görmek aydınlanma anımdı. | TED | تلك كانت اللحظة التي أدركت فيها كيف يمكن لشركتنا أن تقوم بإحداث فارق كبير. |
Ve bu an da ona sarıldığını fark ettiğin an. | Open Subtitles | وتلك اللحظة التي أدركت فيها أنك تتغازل معها |
Doktor, ilk kez ne zaman fark ettiniz hayatının geri kalanının hamile kadınları kurcalamakla geçeceğini? | Open Subtitles | يا دكتور، متى كانت أول مرة أدركت فيها أنّك ستقضي بقية حياتك تفحص النساء الحوامل؟ |
Doktor, ilk kez ne zaman fark ettiniz hayatının geri kalanının hamile kadınları kurcalamakla geçeceğini? | Open Subtitles | يا دكتور، متى كانت أول مرة أدركت فيها أنّك ستقضي بقية حياتك تفحص النساء الحوامل؟ |
İşte o an doktor olmak istediğimi fark ettim. | Open Subtitles | تلك اللحظة التي أدركت فيها أني أريد أن أكون طبيبا G يــ G U يــقــ |
Gabrielle o anda bu işin henüz bitmediğini fark etti. | Open Subtitles | كانت هذه هي اللحظة التي أدركت فيها (جابرييل) أن هذا لن ينتهي |