Savcılığın suçlama için elinde yeterli kanıt olduğunu kabul edeceksin, ama dışarı çıkabileceksin. | Open Subtitles | تَعترفين لجهة الادعاء بأن لديهم أدله كافيه لــ الإدانة لَكنّ تخرجين من السجن |
Ve aksine kanıt olmadıkça, suçsuz olduğunuz kabul edilecek, Bakan Hanım. | Open Subtitles | وحتى ظهور أدله تثبت العكس فستحصلين على فائده الشك سيدتى السكرتيره |
Sana bela açmak için yeterli kanıt olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل تعتقد أن لديهم أدله كافية ليعتقلونك أنت ايضا ؟ |
Burada çalıntı delil olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | لدى أسباب تجعلنى أؤمن بأنه يوجد بالداخل أدله مسروقه |
Bize göre otopsilerde müvekkilinizin istemediği bazı kanıtlar ortaya çıkacaktı. | Open Subtitles | نعتقد أن التشريح سينتج أدله موكلك لم يريدها أن تظهر |
Babamın günlükleri, operasyonlarımın kanıtları kimliğim. | Open Subtitles | مذكرات والدي، أدله على الاهداف التى قمتُ بإقصائها، هويتي. |
Biliyor musunuz, ortada bir dava yok. Elinizde fiziksel hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | تعلمون أنه لا توجد قضيه هنا ليس لديكم أى أدله ماديه |
Kasetler kabul edilemez kanıt olarak bulundu. | Open Subtitles | الأشرطة تَبَيَّن بأنهم كَانتْ أدله غير مقبوله. |
kanıt da menileri... 1998 güzel bir yazı. | Open Subtitles | أدله دخان قادم التاسع عشر من عام 1998 كان صيف الرياء |
Manbury'deki davaya kanıt hazırlamak için birkaç gündür burada kalıyor. | Open Subtitles | أنه يقيم هنا لبضعة أيام يحضر أدله لقضية ميربرى |
Ama bir yıl önce çözdüğüm bir olay için kanıt hazırlamanın nasıl bir eğlencesi olabilir? | Open Subtitles | ما الممتع فى جمع أدله لقضيه حللتها منذ عام؟ |
Ceset yok. kanıt yok. Hiç bir zaman dava açamadılar. | Open Subtitles | لا وجود للجثه، و لا أدله لم يتمكنوا من جمع أطراف القضيه |
Biri basitçe onu uçaktan ittiyse, herhangi bir kanıt olmayabilir. | Open Subtitles | ببساطة إذا دفعه أحدهم من الطائرة فلن يكون هناك أي أدله |
Git ve bana kanıt bul.Sonia'nın bu yüzden öldüğüne dair bir kanıt | Open Subtitles | أذهب أنت من هنا وعثر لى على أدله تربط موت سونيا بشركة بوينت كورب |
Buraya kanıt yerleştirmeye çalıştıklarını görüyorsunuz. | Open Subtitles | شاهدوا جميعاً أى أدله أخرى يحاولوا زرعها |
Sanırım bu bina artık bizi ele vermeye... yetecek kadar delil ile dolu. | Open Subtitles | اظن أن هناك أدله كافيه في كل مكان في الشركة تثبت تورطنا |
Eski patronu, eğer delil bulabilirsem bir milyon dolar verecek bana. | Open Subtitles | وعرض علي رئيس عمله السابق مليوناً لو حصلت له على أدله من والد جيسي |
Ancak geçmişte orada su bulunduğuna dair neredeyse kesin kanıtlar var. | Open Subtitles | ولكن هناك أدله لا تقبل الجدل أنه كان هناك ماء في الماضي |
Tanığım kendisine karşı kanıtları olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تدعي شاهدتي أنها تملك أدله دامغة ضده نحن مدينون لناخبينا لكي يعرفون ما هو هذا الدليل |
Onu uzunca bir süre içeri tıkmak için yeterli kanıtı bulacağınızı tahmin ediyorum. | Open Subtitles | أظن ستجدون أدله تكفي أن يسجن لمدة طويلة جداً |
Orada başka bir ipucu bulamazsın. Karnaval asla girmemiz gereken bir yuva. | Open Subtitles | لن تجد أي أدله هناك الكرنفال هو عش لا يمكننا أن نجده |
Cinayetle suçlamak için yeteri kadar kanıtımız yoktu. | Open Subtitles | لازلنا لانملك أدله كافيه لإدانته بجريمة القتل |
Ancak, tecavüz kitindeki DNA'da, iki meni örneği saptandı. | Open Subtitles | و بالنسبة إلي نتائج "فحص جمع أدله الاعتداء الجنسي" من الضحية الأنثى, أظهرت وجود مني من شخصين |