Ve bu daha sonra görülmemiş ve beklenmedik ahlaki bir tartışmaya yol açtı. | TED | و هذا قد أدى إلى جدال غير مسبوق و غير متوقع جدال أخلاقي. |
Ve bu da cinsiyetinde dahil olduğu, akciğer kanserine yönelik daha kişiselleştirilmiş bir tedaviye yaklaşımına yol açtı. | TED | وهذا أدى إلى منهج أكثر شخصنة في علاج سرطان الرئة والذي يشمل النوع أيضا. |
Fransa'daki seferleri ve İskoçya'ya vahşi istilası hazineyi tüketti, paranın değerini düşürerek ödeme girişimleri devamlı enflasyona neden oldu. | TED | حملته في فرنسا وغزوه الوحشي لإسكتلندا استنفذ خزينة الدولة، ومحاولته لتمويلها عن طريق تقليل العملة أدى إلى تضخم مستمر. |
Bu arzu, tanrının kainatın merkezine yerleştirdiği istediği gibi davranma yetisine sahip olan insanın yaratılışına sebep oldu. | TED | هذا أدى إلى خلق البشر، حيث وضعه في مركز الكون مع القدرة على اتخاذ أي موقع يشاء. |
Harap olmuş şehrime baktığımda ister istemez kendime soruyorum: Bu anlamsız savaşa yol açan şey neydi? | TED | عندما أنظر إلى مدينتي المدمرة أسأل نفسي: ما الذي أدى إلى هذه الحرب التي لا معنى لها؟ |
Avizenin düşmesine, evin sarsıntısı yol açmış olmalı. Gerçekten öyle mi düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | من المحتمل أن إهتزاز البيت قد أدى إلى سقوط تلك الثريا؟ |
Bu çalışma, belirli bir eşleştirmenin üremesiyle sonuçlanacak genotipleri göstermek için kullanılan ünlü Punnett Karesi ile sonuçlandı. | TED | وهذا العمل أدى إلى ظهور مربع بونيت المشهور، الذي يُستخدم لإظهار النمط الجيني الذي سينتج عند تربية زوج محدد من الأنواع. |
Yani aşağı yukarı 10 bin yıl önce Karadeniz'de bir genimizdeki bir mutasyon sonucu mavi göz ortaya çıktı. | TED | فمنذ حوالي 10.000 سنة بجوار البحر الأسود، حدث لنا تحول واحد في جين واحد والذي أدى إلى العيون الزرقاء. |
Ama bu anıt şimdiden 10 kişinin ölümüne sebebiyet verdi. | Open Subtitles | قد يكون ببساطة نمط تخفيف إلا أنه هذا المعلم الأثري أدى إلى مصرع عشرة أشخاص |
Petrol ve gaz için keşif ve çıkartma işlemlerinin artmasına ticari gemi potansiyelinde yükselmeye ve turizmde gelişmeye yol açtı. | TED | مما أدى إلى زيادة في استخراج واستخدام النفط والغاز، وزيادة الشحنات التجارية المحتملة فضلاً عن زيادة السياحة. |
Bu da neredeyse 30.000 insanın etkilendiği bir salgının patlamasına yol açtı. | TED | مما أدى إلى انتشاره الكثيف حيث تم إصابة 30,000 شخص تقريبًا. |
Nerede yanlış yaptığımı düşünmem, Dünya ve Ay hakkında düşünme biçimimizi tamamen değiştiren bir keşfe yol açtı. | TED | لكن ما اقترفتُه من خطأ أدى إلى اكتشاف غيّر تمامًا طريقة تفكيرنا بالأرض والقمر. |
Vücudunda aşırı miktarda eroin vardı, bu da katater takılırken soruna yol açtı, bu da böbrek yetmezliğine neden oldu. | Open Subtitles | كانَ لديكَ كمية كبيرة من الهروين في جسمك ما جعلكَ تتهاون في قسطرتك ما أدى إلى الفشل الكلوي |
İşin aslı, gezegeninizin üzerindeki patlamaya da bu kararsızlık yol açtı. | Open Subtitles | في الحقيقة .. عدم استقرار الناكوادريا أدى إلى حدوث الإنفجار فوق كوكبكم |
Ve yanlış alarm olması, bu konunun çok sıradan bir şekilde ele alınmasına neden oldu. | TED | ولأنه إنذارٌ كاذبٌ، أدى إلى طريقة تفكير تقليدية جدًا بشأنه. |
Ama, artan gelir, artan becerinin görüldüğü bir sürece girmek orada çok hızlı bir büyümeye neden oldu. | TED | ولكن ، الحصول على زيادة في الدخل ، و زيادة المهارات أدى إلى نمو سريع للغاية هناك. |
Ancak yönetmen Tetsuji Takechi gibi sanatçılar tarafından yapılan yenilikler kısa bir süre sonra Kabuki'nin yeniden güçlenmesine sebep oldu. | TED | لكن الابتكار من قبل الفنانين متل المخرج تيتسوجي تاكيشي أدى إلى تجددها بعد فترة وجيزة. |
Ve yokluğu senin yargıç olarak atanmana yol açan adamın tâ kendisinin önümüzde ölü olarak asılı olması gibi gibi tuhaf bir raslantı üzerinde kafa yorabiliriz. | Open Subtitles | ولنا أن نتساءل على صدفة غريبة أن الرجل ذاته الذي غياب أدى إلى تعيينكم قاضي معلقة ميت أمامنا. |
Asansörü yüklerken oluşan bir hata sonucu kafes yol açmış olabilir ciddi bir yer altı yangını. | Open Subtitles | خطأ عند تحميل قفص المصعد؟ قد يكون أدى إلى |
İhmâlkârlığın, 15 yaşındaki bir çocuğun ölümüyle sonuçlandı. | Open Subtitles | للقتل المُهمل الذي أدى إلى موت فتى بعمر 18 سنة. |