İlk hücrede bir tavşan var, ikincide iki ve böyle gidiyor; sonuncuda ise sekiz tavşan. | TED | يوجد في أول خلية أرنب واحد، وفي الخلية الثانية أرنبان، وهكذا دواليك حتى نصل إلى ثمانية أرانب في آخر خلية. |
Ben de vaiz falan değilim ama içerdekiler de tavşan falan değil. | Open Subtitles | أنا لن أعظك لكن هؤلاء الفتية بالداخل ليسوا أرانب |
Çit boyunca tavşan avlamaya gidiyorlar. | Open Subtitles | فهم يخرجون أرانب متعقّبة على طـــول الســياج |
Küçük bir toprak alacağız, tavşanları ve yel değirmeni de var. | Open Subtitles | سنمتلك قطعه أرض صغيره بها أرانب وطاحونه هواء |
Meşgul sincap yaşamında ne kadar tatlı da olsa, bir tavşanı öpmeye vakti olmadığına karar vermiş. | Open Subtitles | في حياة سنجابها المزدحمة أن تقبّل أيّ أرانب بالرّغم من أنّ هذا الأرنب أنيق وعذب جدًّا |
Demek istediğim küçük tavşanlarla, kuşlarla ve küçük hayvanlarla oynayan sensin. | Open Subtitles | أنت الذي كان لديك أرانب صغيرة و عصافير و مخلوقات صغيرة أعني ، هذه هي مجالاتك ، يارفيقي |
Bunu, tavşan terlikleri giyen, krem sürmüş bir deliye söylemek biraz zor olacak. | Open Subtitles | صعب أن تقول هذا لمجنونة ، باردة ، محبطة شاحبة الوجه ، ترتدي خف أرانب |
Öyleyse Paskalya tavşan çikolatalarından alayım. | Open Subtitles | أنا سآخذ إثنان أولئك أرانب عيد الفصح الشوكولاتية |
Tamam, kurbanlar garip şeyler sayıklarken bulundular, kötü şapkacı, beyaz tavşan donmuş tilkiler gibi.. | Open Subtitles | حسناً ، عندما يعثرون على الضحايا يجدونهم يتكلمون أشياء غريبة مثل جنون صانع القبعات ، أرانب بيضاء ، جرارات |
TV seyretmek. Tek istediğim şey buydu cidden. Ben de bir tavşan çiftliği kurdum. | Open Subtitles | وتشاهد التلفاز ذلك كل ما تريده حقاً لذا بدأت بإنشاء مزرعة أرانب |
Ertesi günkü görüşmelere 5 tavşan seçilecektir. | Open Subtitles | خمس أرانب سيتم أختيارهم للمقابله الأسبوع المقبل |
Neden zaten tavşan'sak tavşan olmak için antrenman yapıyoruz? | Open Subtitles | لماذا يجب أن نتدرب لنكون أرانب اذا نحن أرانب؟ |
Sihirbazlığa başlamak için genç bir tavşan gerekir, değil mi? | Open Subtitles | يجب أن يكون لديهم أرانب طازجة ليمارسوا السحر بها، ألا توافقني الرأي؟ |
Arka bahçesinde tavşan yetiştirdiği bir kafes vardı. | Open Subtitles | كان لديه حظيرة في حديقته التي ربَى بها أرانب |
Eğer sen kız polissen, Yani etrafta lezbo rozet tavşanları da mı var? | Open Subtitles | إن كنتِ شرطية فهل يعني هذا أن هناك أرانب شاذات للشرطيات؟ |
Yabani papatyaları çimenleri, hindibanı tavşanları rakunları hatta filleri. | Open Subtitles | تكسير الجليد العشب الغليظ ،نبات الهندباء أرانب |
Laboratuvar tavşanları 12'de gelecek. | Open Subtitles | و أرانب المختبر ستكون هنا في منتصف النهار |
- Tavşanlarınızı sevdim. Onlar yaban tavşanı, eski aptal tavşanlardan değil. | Open Subtitles | تلك أرانب برية، ليست أرانب عتيقة سخيفة |
Yoksa başka tavşanlarla da görüşmek istediğini mi söyleyeceksin? | Open Subtitles | مهلاً، هل ستخبرني أنك ستواعد أرانب أخرى؟ |
Şimdi de ışıldayan tavşanlar yapıyorlar. ışıldayan bir sürü canlı yapıyorlar. | TED | وهم الان يحاولون صناعة أرانب مضيئة والتي تضيء .. ونحو ذلك .. |
Dikkat et Fidela, dikkatli! Minik tatlı tavşancıklar. Bu sefer kaçamayacaksın! | Open Subtitles | احترس"فيديلا"احترس أرانب صغيرة لطيفة أنتٍ لن تهربين هذه المرة آسفه |
Peki tavşanlar? Evet, tavşanlarımız da olacak. | Open Subtitles | ماذا عن الأرانب نعم سوف يكون لدينا أرانب |
Jimmy'nin tavşanlarında işe yaramıştı. | Open Subtitles | لقد نفعت الحيلة مع أرانب جيمي |
Tavşanlara içelim! İşi yapacağım! | Open Subtitles | سأفعلها, بدون أرانب |