Evet, güzel, üst katı görene kadar bekle. Üzgünüm, çocuklar. Bunu açmam lazım. | Open Subtitles | أجل، انتظر حتى ترى الطابق العلويّ معذرةً يا رفيقاي، عليّ أن أردّ على هذا |
Bunu açmam lazım. | Open Subtitles | يجب أن أردّ على هذا. بالتأكيد. |
Hemen Cevap vermezsem devriye gönderirler. Onlarla ne yapacağız? | Open Subtitles | إن لم أردّ قريباً، فسيرسلون دوريّة، فماذا نفعل بهم؟ |
Onun aramalarına Cevap vermem ile içimdeki karanlık arasında ne bağ var anlayamadım. | Open Subtitles | لا أعرف كيف أردّ على اتصاله بهذه الظلمة التي بداخلي |
Sarhoşken cüretkarca bana geldin ama ben karşılık veremezdim. | Open Subtitles | أنتِ تثملي و تواصلي القدوم لي بجرآة، ولكن ليس الأمر وكأنني لا يمكنني أن أردّ على هذا |
Siz benim hayatımı kurtardınız. Şimdi bırakın ben de size karşılık olarak bir şey yapayım. | Open Subtitles | سيّدي، لقد أنقذتَ حياتي، فاسمح لي أردّ لكَ جزءاً من جميلكَ |
Hayır, bu dev beni öldürmeye çalıştı. İyiliğinin karşılığını vermeliyim. | Open Subtitles | لا، حاول هذا الغول قتلي ويجب أنْ أردّ له الصنيع |
Ne yaptığını bilmiyorum ama iyiliğinin karşılığını vermek isterim. | Open Subtitles | أنا لا أعرف عنك لكنّي أودّ أن أردّ عليك الجميل |
Öyleyse ona borcumu ödemek gibi şahsi bir zorunluluğum var. | Open Subtitles | هذا يعني أنه عليّ أن أردّ له عهداً شخصياً |
Bunu açmam lazım. | Open Subtitles | عليّ أن أردّ على هذا |
Affedersin, açmam gerek. | Open Subtitles | آسف، عليّ أن أردّ |
açmam lazım. | Open Subtitles | يجب أن أردّ على هذه المكالمة |
açmam lazım. | Open Subtitles | يجب أن أردّ |
Bunu açmam gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أردّ. |
Güçlü olup telefona Cevap vermememi hatırlatıyor. | Open Subtitles | تذكّرني أن أبقى قويّاً ولا أردّ على اتّصالاتها. مرحباً. |
Telefona hiç Cevap vermemeliydim! Of, cidden! | Open Subtitles | من ناحية الرئيس يوبخني، ومن ناحية ما كان ينبغي أن أردّ عليها. |
Biri, her zamanki o öfke ve küçümsemeyle profilime ulaşırdı; ben de İncil ayetleri, pop kültür referansları ve gülen suratlardan oluşan bir karışımla Cevap verirdim. | TED | كان أحدهم يدخل على صفحتي بنفس الغضب والإزدراء المعتادين، كنت أردّ بمزيج من آيات الإنجيل، ومراجع من الثقافة الشعبية وأيقونات ضاحكة. |
Bu da benim öpüşmene karşılık veren ellerimi saçlarında gezdiren halim. | Open Subtitles | وهذه أنا أردّ لك القبلة، أعبر يدي من خلال شعرك. |
Şimdi bu iyiliğe karşılık verme şansına sahibim. | Open Subtitles | و الأن حانت فرصتيّ لكيّ أردّ لهُ الدين. |
Şimdi de ben bu iyiliğine karşılık verip sana bir tane ısmarlasam? . | Open Subtitles | صح ما رأيك أن أردّ لك الجميل؟ |
Bugün birden çıkageldin ben de iyiliğinin karşılığını ödeyeyim istedim. | Open Subtitles | زرتني اليوم دون سابق إنذار، أردّ لك الجميل |
Beni bir çok defa kurtardın ve bunu karşılığını vermek isterim. | Open Subtitles | لقد أنقذتني أكثر من مرّة، وأحبّ أن أردّ لك المعروف. |
Bu şehir beni kucakladı. Onlara karşılığını vermeye çalışıyorum. | Open Subtitles | احتضنتني هذه المدينة، وأحاول أن أردّ لها جزءاً من الدّين |
Bunu sana geri ödemek için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | عليّ أن أجد وسيلة أردّ بها جميلك |