Restoranda kullandığımız sebzelerin ve bazı mahsullerin çoğunu kendim yetiştiriyorum. | Open Subtitles | أزرع معظم الأعشاب التي نستخدمها في المطعم، بعضها منتجات أيضاً |
Biraz pamuk yetiştiriyorum ama fazla arazim veya bir sürü kölem yok. | Open Subtitles | أنا أزرع القطن لكن ليس لدي الكثير من الأرض أو العبيد |
Mısır ekiyorum! Ne yapıyorum sence? | Open Subtitles | أنا أزرع الذرة ماذا بحق الجحيم يبدو أنني أفعل؟ |
Kızın kaybolmasına üzüldüm ama ben kamera falan yerleştirmedim. | Open Subtitles | بأي طريقة أستطيعها أنا آسف أنها مفقودة لكنني لم أزرع الكاميرا |
Bir ağaç dikmek istiyorum. Nefis bir akşam yemeği hazırlamak. | Open Subtitles | أريد أن أزرع شجرة، وأعد عشاء لذيذا غير مسبوق |
Üzerinde çiçek yetiştirmek falan, böyle şeyler işte. Küçük kızlığımdan beri. | Open Subtitles | أزرع بها الأزهار أشياء كهذه، منذ كنت طفلة |
Daha kim olduğunu bile bilmediğimiz bir hedefin üzerine mi yerleştirmemi istiyorsun? | Open Subtitles | تريدني أن أزرع هذا في هدف لا زلنا لم نحدد هويته بعد ؟ |
Yeni çay tatları için burada kamelya yetiştiriyorum. | Open Subtitles | هنا حيث أزرع أزهاري الكميليا لإختبر أنواع جديدة من الشاي |
Bazı şeyleri onarıyorum. Ve kendi yiyeceğimi yetiştiriyorum. | Open Subtitles | أصلح أشيائي الخاصّة أزرع غذائي الخاصّ |
Bu bebekleri çatıda yetiştiriyorum. | Open Subtitles | "أمتأكد من أنك تريد إنهاء المحادثة؟" أتدرين، أزرع هذه الزهور فوق السطح. |
Mango tohumu ekiyorum. Bir tane ekersen binlercesi yetişir. | Open Subtitles | أنا أزرع بذور المانجو اذا زرعت واحدة، ستكبر ألف مثلها |
Papatya ekiyorum. Ne yapıyor gibi duruyorum? | Open Subtitles | أزرع الإقحوانات ما الذي يبدو لك بأنني فاعله ؟ |
Ne düşündüğünüzü biliyorum ama ben yapmadım. O şeyi ben yerleştirmedim diyorum size. Kapa çeneni. | Open Subtitles | أعلم بما تفكرون، لكنني لم أفعل ذلك أنا أقول لكم، أنا لم أزرع ذلك الشيء |
Başka herhangi bir bomba yerleştirmedim. | Open Subtitles | لم أزرع أي قنابل أخرى |
Bu yolların kenarlarına meşe dikmek istiyorum. | Open Subtitles | أود أن أزرع أشجار البلوط على طول الطرق |
Her zaman kendi fesleğenlerimi yetiştirmek istemişimdir. | Open Subtitles | لطالما أردت أن أزرع ريحاني الخاص |
Mikrofon yerleştirmemi mi istiyorsun? Vaughn, kadın kanserden ölüyor. | Open Subtitles | تريد منى أن أزرع جهاز تصنت ؟ |
Yere ekmek istemediğim tek çalışandı. | Open Subtitles | في الواقع كانت المرشدة الوحيدة . لم أرد أن أزرع ستة أقدام تحت أرض الخس |
O zamandan beri, dünyanın dört bir yanında, sanat enstalasyonları aracılığı ile tanıştığım insanların ülkelerinde bahçelerini ektim. | TED | من ذلك الوقت, وانا أزرع حدائقها من خلال المنشئآت الفنية عبر العالم، في دول الناس الذين ألتقي بهم. |
Ben Mandela değilim ama kendime şunu soruyorum: Geçmişin yıkıntıları arasına umut tohumları ekebilir miyim? | TED | أنا لست مانديلا، ولكن سألت نفسي: هل يمكنني أيضا أن أزرع بذور الأمل في أطلال الماضي؟ |
Eniştem. Ona sordum, o da "evet" dedi. İstediğim yere tohum ekebilirim. | Open Subtitles | وقال "أجل أستطيع أن أزرع البذور في أي مكان أحب |
Eğer nedimeni kurtarabilirsem, kalbinin ruhu yumuşayıp aşkımızın tohumlarını tekrar ekmeme izin verebilir. | Open Subtitles | لربما إذا أمكنني إنقاذ عذرائك.. ستلين روح قلبك.. حتى يمكنني أن أزرع.. |
Onlar için yetiştirmemi istiyor. | Open Subtitles | يريدني أن أزرع له |
Aracı inceliyordum. Mikrofonu yerleştirdim. | Open Subtitles | كنت أزرع ميكروفون وعندما رجعت ، كان قد رحل |
Kendi pamuğumu yetiştirmekle kalmayıp dokuyup öyle satacağım. | Open Subtitles | اننى لن أزرع فقط القطن ، بل سأنسجه و أبيعه |