Uzun zamandır gitmediğim bazı yerleri ziyaret etmek istedim. | Open Subtitles | قررت أن أزور بعض الأماكن لم أزرها من زمن بعيد |
Hiç gitmediğim yerlere gittiklerini düşünürüm hep. | Open Subtitles | دائمًا ما أفكّر بأنّها تذهب لأماكن لأم أزرها قبلًا |
Bunu biliyorum, çünkü dünyanın daha önce gitmediğim belli bölgelerine seyahat ettim, kendimin yapmadığını bildiğim bir dur işareti direğine rastladım. | TED | وأنا أعرف هذا لأنني سافرت إلى أماكن معينة من العالم لم أزرها من قبل، وعثرت على علامة توقف وأنا متأكدة أنني لم أقم بلفها. |
Hiç gitmediğim ülkelerden öğretmenler mail atıyorlar bana, "Vay be, bu konuda çok iyi sohbet oldu sınıfta" diyorlar. | TED | تصلني رسائل بريد إلكتروني من معلمين في بلدان لم أزرها من قبل يقولون "رائع، نعم، لقد لقد كانت لنا محادثة ممتعة حول هذا. |
* Hiç gitmediğim yerlere götürdü beni * | Open Subtitles | ♪ تأخذني لأماكن لم أزرها من قبل ♪ |
# Gideceğim hiç gitmediğim yerlere. # | Open Subtitles | ♪ أذهبُ إلى أمكانٍ ♪ -♪ لم أزرها من قبل♪ |
Oğlumu hiç gitmediğim yerlere götürmek. | Open Subtitles | أريد اصطحاب ابني إلى أماكن لم أزرها قط. |
(Gitar) Rüya gördüğüm zaman, vücudumu alıp daha önce gitmediğim güzel yerlere götürürüm. | TED | (عزف) عندما كنت أحلم، أخذت جسمي إلى أماكن جميلة لم أزرها. |
Yıllardır gitmediğim yerlere. | Open Subtitles | أماكن لم أزرها منذ سنوات |