Ona benim çıplak olduğumu söyleyemem, çünkü o beni çıplak görebilir. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني عار لأنه يمكنها رؤيتي عار |
Pekala, kesin söyleyemem ama beyaz hücre sayıları büyük ölçüde azaldı. | Open Subtitles | حسنا. لا أستطيع القول أنني متأكدة لكن تعداد كريات دمها البيضاء ينخفض |
Bu küçük aracı özleyeceğimi söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني سأشتاق هذه الآلية الصغيرة |
Herhangi birinin gideceğine üzüldüğümü söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني سأشعر بالأسف حيال موت أحدهم |
Eğer bu doğruysa, onu suçladığımı söyleyemem. | Open Subtitles | إذا هذا صحيح, فلا أستطيع القول أنني ألومها. |
Çok da iyi çalıştığımı söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني دخلتُ و قمت بأفضل تمرين |
Dougal MacKenzie'yi öldürdüm. SABAH 08.34 Şaşırmış olduğumu söyleyemem, yalnızca bunu yapman çok uzun sürdü. | Open Subtitles | لقد قتلت دوغال ماكينزي لا أستطيع القول أنني متفاجئ |
Seni suçladığımı söyleyemem ama bu şüphe artık bitmeli. | Open Subtitles | ،ولا أستطيع القول أنني ألومك ...لكن هذا الشك ينبغي أن يتوقف |
Aramanı beklediğimi söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني توقعت مكالمتك. |
Meraklı olmadığımı pek söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني فضولي |
Onu suçladığımı söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني ألومه |
Fark ettiğimi söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني لم ألاحظ |
Bildiğimi söyleyemem efendim. | Open Subtitles | -لا أستطيع القول أنني أعرف يا سيدتي |
Bildiğimi söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني أعرفها |
Henry Victor'u sevdiğimi söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع القول أنني أحب (هنري فيكتور) |