"أستطيع قراءة" - Translation from Arabic to Turkish

• okuyamıyorum
• okuyabiliyorum
• okuyamam
• okuyabilirim
• okuyabilmem
• okuyabiliyor

Bu kelimeleri okuyamıyorum. Bunları okuyamıyorum. Boğazıma takılıyorlar.
لا أستطيع قراءة هذه الكلمات يعلقون بحنجرتي

Bakın, son gönderdiğiniz maliye evraklarında, araçların seri numaralarını okuyamıyorum.
بالنسبة إلى وثائق التمويل الأخيرة التي أرسلتها لنا لا أستطيع قراءة أرقام السيارات المتسلسلة

Başvurunuzdaki seri numaralarını okuyamıyorum.
لا أستطيع قراءة أرقاما المتسللسلة على استمارتك

Yüzüne baktığımda karakterini okuyabiliyorum.
عندما أنظر لهذا الوجة أستطيع قراءة هذة الشخصية

Ne kadar bunalmış da olsam, her zaman spor ile ilgili birşeyler okuyabiliyorum.
مهما كنت في مزاج سيء، أستطيع قراءة أخبار الرياضة دائماً

Ama telepromptırı* okuyamam ve doktorun dediğine göre gözlerim çok sivri olduğu için lens de takamıyorum.
فقط أني لا أستطيع قراءة الملقن التلفزي وليس يمقدوري إستعمال العدسات اللاصقة لأن طبيبي يقول أن عيناي تتدبدب

Aslında başkalarını çok hızlı okuyabilirim, ama sizin gibi biriyle hiç karşılaşmamıştım.
عادةً أستطيع قراءة الآخرين بسرعة كبيرة ولكني لم أقابل مثلكِ من قبل

Adınızı okuyamıyorum. Adınız, lütfen?
لا أستطيع قراءة اسمك من على اللوحة ما اسمك من فضلك؟

Bunu okuyamıyorum. İngilizce yabancı dili mi?
أنا لا أستطيع قراءة هذا هل الإنجليزية هى لغتها الثانية؟

Bu dosyaların yarısında müşterilerin adını bile okuyamıyorum.
لا أستطيع قراءة أسماء الزبائن علي نصف هذا الملفات

Her zaman daha iyi yazabileceğini söylüyorum. Bunu okuyamıyorum.
طلبت منك أن تكتب بشكل أفضل لا أستطيع قراءة هذا

Bunu okuyamıyorum. Bir sürü hece var. Ve yan etkileri.
لا أستطيع قراءة ذلك، عدة مقاطع، وآثار جانبية

Seni duyamıyorum ve dudaklarını okuyamıyorum. Anlıyor musun?
لا يمكنني سماعك ولا أستطيع قراءة الشفاه، هل تفهم؟

İşitme cihazı takıyorum ve dudak okuyabiliyorum.
أنا أضع أداة مساعدة للسمع و أستطيع قراءة الشفاه

Zihnini okuyabiliyorum. Cihazı durdurabilecek kadar zaman var.
أستطيع قراءة عقلك هناك وقت كاف لإيقاف الآلة

Şimdi ilaçların etiketlerindeki ufak harflerle yazılı uyarıları, okuyabiliyorum artık.
يالها من معجزة الأن أستطيع قراءة الكتابة الصغير على علب الأدوية

Ben sadece fakir bir çiftçiyim şiir okuyamam.
أنا مجرد مزارع فقير أنا لا أستطيع قراءة الشعر

Leydim, ben kelime okuyamam. Nereden başlayacağımı bilemem.
سيدتي لا أستطيع قراءة الكلمات، لا أعرف من أين أبدأ.

Kitabı şu anki şekli ile okuyamam ama bunu yapabilecek biri var.
لا أستطيع قراءة الكتاب بشكله الحالي لكن هناك أحدٌ بإمكانه

Gazetedeki spor kısmını saçlarım alev alsa dahi okuyabilirim.
أستطيع قراءة الأخبار الرياضية لو كان شعري يحترق

Buraya gelen herkesi okuyabilirim ve arzularını bilirim, bazen onlar yapmadan bile.
أستطيع قراءة أي شخص يأتي هنا و أعرف رغبته أحياناً حتى قبل أن يعرفوا

- Aslına bakarsan gözlerden ruh halini okuyabilmem sadece atlara özgü bir şey değil.
ليست الأحصنة فقط التي أستطيع قراءة عيونهم

Mutasyonumun bana sağladığı olağanüstü özelliklerden birisi de zihinlerinizi okuyabiliyor olmam.
أحد أهم المميزات التي تتيحها .... طفرتي لي هي أنني أستطيع قراءة افكاركم