| Yıldız filosu'nun en yüksek takdirnamesini kazanacaksınız daha da önemlisi, izinleriniz uzatılacak. | Open Subtitles | ستنالون أسمى تزكية من أسطول النجم، والشيء الأكثر أهمية، تمديد عطلة الشاطيء. |
| Makine dairesine hiç uğramayan tek yıldız filosu mühendisi kendisi olmalı. | Open Subtitles | لابد وأنه المهندس الوحيد في أسطول النجم. مَن لا يلتحق بالهندسة. |
| Ben Wraith filosu hakkındaki istihbaratı Atlantis'e götürmeyi daha çok isterim. | Open Subtitles | يجب أن نرسل المعلومات التى لدينا عن أسطول الريث إلى أتلانتس |
| Sendeki 11 tekneyi alıp, 30 teknelik bir filo yapabiliriz. | Open Subtitles | سفنك الـ11 و تحويلها إلى أسطول من 30 حول العالم،حسنا |
| Kilikyalı korsanlar gelmiş geçmiş her Roma filosunu yok edebilirler. | Open Subtitles | القراصنة الصقليين بإمكانهم تدمير أي أسطول روماني |
| Bence kurtarma sahasına donanma göndermek en iyi yöntem değil. | Open Subtitles | ولا أرى إرسال أسطول لمنطقة الانقاذ أفضل طريقة |
| Ve tüm A.B.D araç filosunun enerjisini 73000 ila 145000 adet 5 MW'lık rüzgar türbinleriyle karşılayabilirsiniz. | TED | ويمكنك تزويد كامل أسطول الولايات المتحدة من السيارات ب 73 ألف إلى 145 ألف توربينات رياح بسعة 5 ميغاواط. |
| Uzun menzilli tarayıcılar Çoğalıcı gezegeninden kalkan devasa boyutta gemi filosu saptadı. | Open Subtitles | المجسات بعيدة المدى اكتشفت أسطول ضخم من السفن انطلق من كوكب الربليكيتورز |
| Sonra her şeyini satıp deniz yolculuğu işi için yat filosu almış. | Open Subtitles | ثم جمع ماله و ذهب في رحلة عمل إشترى أسطول مملوء باليخوت |
| Gümüş sevkiyatı için stok kayıtları olabilir. Hazine filosu çizelgeleri olabilir. | Open Subtitles | قد تكون معلومات عن شحنات الفضة، قد تكون جدول كنز أسطول |
| Söylediğini yapabilme! ...ve ani karar verebilme".Bu felsefeyle bir tanker filosu satın almıştım. | Open Subtitles | حكم سريع لقدأشتريت أسطول ناقلات بهذة الطريقة |
| -Yaptığım en iyi anlaşmalardan biriydi. -Ama ben tanker filosu değilim. | Open Subtitles | إحدى أفضل الصفقات التى فعلتها ولكننى لست أسطول ناقلات |
| 7 Aralık 1941 Pazar Sabahı, Amerikan Pasifik filosu, Japonya'nın saldırısına uğradı ve kısmen yok edildi. | Open Subtitles | أسطول المحيط الهادى الأمريكى هوجم من قِبل . اليابان وتحطم جزئياً فى صباح الأحد 7 ديسمبر 1941 |
| Ama yolunun üstünde çıkarma yapmış bir filo varken gidemezsin. | Open Subtitles | لكن لا يمكنك، مع وجود أسطول للغزو في الطريق لها |
| Bu sürücüye sahip savaş gemilerinden oluşan bir filo durdurulamaz olur. | Open Subtitles | أسطول من السفن الحربية مزودة بذلك المحرك سيكون من الصعب إيقافها |
| Tabii bizi işe alacak başka bir filo bulabilirsek. | Open Subtitles | في أيّ أسطول ينتهي بنا المطاف للخدمة فيه. |
| Pasifik filosunu tam alarm durumuna getirsek mi? | Open Subtitles | أخشي لو لم نضع أسطول المحيط في حالة الاستعداد القصوي |
| Her büyük toplumun, her büyük uygarlığın güven kaynağı daima büyük bir donanma olmuştur. | Open Subtitles | كل مجتمع عظيم كل حضارة عظيمة دائماً تمتلك أسطول عظيم |
| Örneğin, selülozik etanolün tüm A.B.D araç filosunun enerjisini karşılaması için bu kadar alan gerekiyor. | TED | على سبيل المثال، الايثانول من السليولوز ، لتزويد كامل أسطول أمريكا من السيارات، هذه هي مساحة الأرض التي ستحتاجها. |
| Ona yıldız filosuna geri döneceğimi söylediğim gün. | Open Subtitles | اليوم الذي أخبرتها أنني سأعود إلى أسطول النجم. |
| Pasifik donanmasını silahsızlandırmakla görevlendirildi. | Open Subtitles | أنه في مهمة لنزع سلاح أسطول المحيط الهادي |
| Biz zamanlar Brezilya donanması Atlantik'ten Pasifik'e yola çıkmış, | TED | فقد تمكن أسطول الصيد البرازيلي في فترة ما من الانتقال من المحيط الأطلسي حتى الهادئ. |
| Birleşik Yunanistan'ı temsil eden bir filoya kumanda ediyorum. | Open Subtitles | أنا أقود أسطول من السفن يمثل اليونان موحدة |
| Yıldız filosundan ayrıldığımdan beri, bir fark yaratamadım. | Open Subtitles | منذ أن تركتُ أسطول النجم، لم أشعر بفارقٍ. |
| Bir keresinde ana gemilerden oluşan tüm bir filoyu yok etmiştik. | Open Subtitles | في وقت ما تمكننا من هزيمة أسطول كامل من السفن الرئيسية |
| Börek bölüğü buraya konuşlanırken kurabiye bölüğü de burada yerini alacak. | Open Subtitles | أسطول الزلابية سيتموقع هنا بينما أسطول الكعك سيتموقع هنا |
| Her filonun amiral gemisine bir füze at. | Open Subtitles | أطلقوا صاروخاً على الباخرة القيادة من كل أسطول |
| Majesteleri omzumdan bir donanmayı batıracak kadar yük aldınız. | Open Subtitles | فلقد ازلت من على عاتقى يا صاحب الجلالة حمل ثقيل يمكنه أن يغرق أسطول بأكمله. |
| Apophis'in mayın tarlasına görünmez bir filoyla geleceğini bilmiyorduk. | Open Subtitles | لم نكن نعلم بأن (أبوفيس) سيقوم بجلب أسطول مخفى فى حقل الألغام |