Hayatından endişe eden aile bütün silahlarını ve bütün aletlerini almış. | TED | والعائلة، خوفاً على حياته، أخذت كل أسلحته كل أدواته |
silahlarını, mücevherlerini ve garip bir nedenden ötürü zavallı adamın başını almışlar. | Open Subtitles | أخذوا أسلحته و مجوهراته و لسبب غريب رأس الرجل المسكين |
Michael Kohlhaas'a silahlarını bırakması halinde yeniden yargılanabilmesi için geçiş izni verileceğini beyan eder. | Open Subtitles | توافق على حق مايكل خولاس للمرور لذلك هذه القضية ربما فتحت من جديد في حالة أنه تنازل عن أسلحته |
Ben, hafife alınan katılımcıyı seçin derim gizli silahları tutku ve amaç olan kişiyi. | TED | أقول اختاروا المرشح الأقل أهمية، من أسلحته الخفية الشغف والهدف. |
- silahları çok kolay taşınıyor. - Toplarını tabanca gibi taşıyor. | Open Subtitles | أسلحته تتحرك بسلاسة يحرك مدفعه وكأنه مسدس |
Herkes silahını kontrol etsin. | Open Subtitles | كل فرد يتفحص أسلحته نحن على أستعداد لأقتحام المكان |
Interpol Silah kaçakçılığının peşinde olmalı. | Open Subtitles | لتهريب أسلحته إلى خارج البلاد لابدّ أن الإنتربول يطارد عمليّة تهريب الأسلحة |
Taylor bu konuda bi kaç açıklama yapmış zaten O ve silahı aynı anda aynı y erdeymiş | Open Subtitles | لقد كان يقوم بالصفقات منذ خمس سنوات لكن لم نتمكن من تطويقه هو و أسلحته في الوقت نفسه |
Bu arada silahlarını çalıp, işyerlerini basıyordun. | Open Subtitles | بتلكَ الأثناء, تسرق أسلحته, وتهجم على محلاته. |
Dışarıda karşılaştık, tek başına. silahlarını ve eşyalarını aldık. | Open Subtitles | قابلناه بالخارج، وهو بمفرده، وقد أخذنا أسلحته وعتاده. |
Eğer kostümünü çıkarabilirsen silahlarını da kapatabilirsin. | Open Subtitles | إن تمكنتِ من إنتزاعِها من بذلته فستوقفُ جميع أسلحته. |
Delil muhafazadan silahlarını alıp ona teslim ettim beni sırtımdan vurup öldürmeye çalıştı. | Open Subtitles | لقد أخرجت أسلحته من الحجز من أجله, ثم حاول قتلي. |
Benim üzerimde silahlarını denemeye devam edecek. | Open Subtitles | لن يتوقّف، سيواصل تجريب أسلحته عليّ |
Hem silahlarını hem canını alalım! | Open Subtitles | دعنا نأخذ أسلحته وحياته الداعرة |
Geyik boynuzu onun bir avcı olduğunu gösteriyor, ancak silahları bize bir savaşçı olduğunu gösteriyor | Open Subtitles | إن قرن الوعل يمنحه الشرف على أنه صياد على الرغم من ان أسلحته تخبرنا بانه كان محارباً |
silahları ve teknolojileri hakkında bilgi istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف عن نوعية أسلحته والتكنولوجيا التي يمتلكها |
Sanders'ı işini bitirmek tamam ama bu silahları toplamak da gerekiyor. | Open Subtitles | صفر سجن " ساندر " أمر استعادة بقية أسلحته أمر آخر |
Herkes sihirli Noel silahını ona doğrultsun. | Open Subtitles | فليوجه الجميع أسلحته السحرية الكريسمسية تجاهه |
Henüz etkisiz hale getiremediğim suçlulardan biri, silahını çıkarıp ateş etti. | Open Subtitles | أحد المجرمين الذي لم أجرّده بعد من أسلحته شهر سلاحه وصوبه نحو المخلوق وأطلق عليه مباشرة |
Bugün burada silahını temizleyen ikinci kişisin. | Open Subtitles | أنت الشخص الثاني الذي اجده هنا وهو ينظّف أسلحته. |
Eski askerdir. Silah koleksiyonunu görmelisin. Harikadır. | Open Subtitles | إنه عسكري سابق إنتظروا لتروا أسلحته ، إنها رائعه |
22 lik silahı hakkında açıklama yapamadı | Open Subtitles | هذا لا يجعله قاتلاً لم يوضح أمر أحد أسلحته الإثنين , عيار 22 |
O sıralarda en son silahlarının yapımını bitirmek üzereydi. | Open Subtitles | و قد كان على وشك أن يكمل بناء أسلحته : الفتاكة و التى تدعى |