Yazdılar. Atladığınız bir şey vardır belki diye duymak istedim. | Open Subtitles | نعم فعلوا, أحب أن أسمعها منك في حالة نسوا شيئاً |
Fakat Itachi'yi, Itachi'yle ilgili her şeyi senin ağzından duymak istiyorum. | Open Subtitles | على أية حال، أريد أن أسمعها منك كل شيء يخص ايتاشي |
Biri "sendikalaşma" mı dedi, yoksa en sevdiğim müşterime her baktığımda bunu mu duyuyorum? | Open Subtitles | هل قال أحدكم كلمة شهره؟ أو أنني أسمعها فقط كل مره عندما ألقي نظري على عميلي المفضل؟ |
Ve bu da benim duyduğum en büyük balık hikayesi. | Open Subtitles | وهذه يا فتى أكبرقصة لسمكة أسمعها في حياتي ولكنها حقيقة |
Ama onun asla yardım haykırışlarını duymadım ve şimdi Susie yok. | Open Subtitles | ولكني لم أسمعها تصرخ طلباً للمساعدة والآن ماتت سوزي. |
Bildiğimden haberi yok ama odasındayken ağlama seslerini duyabiliyorum. | Open Subtitles | لا تعلم أنى أعلم بذلك ولكني أسمعها وهى تبكى فى غرفة نومها |
Ben dinlemek istemiyorum. Daha fazla dehşet hikayesi olmasın. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أسمعها لا مزيد من قصص الرعب |
- duymak istemiyorum. - Frank de buradan çıkarken... | Open Subtitles | ــ لا, لا, لا لا أريد أن أسمعها ــ فرانك سيصبح |
Kasedi gördüm. Sana ne yaptığını biliyorum. Bunu senden duymak istiyorum. | Open Subtitles | رأيتُ الشَريط و أعرف ماذا فعل بك, لكن أريد أن أسمعها منك |
Kaseti ve yaptırdıklarını gördüm. Ama senden duymak istiyorum. | Open Subtitles | رأيتُ الشَريط و أعرف ماذا فعل بك, لكن أريد أن أسمعها منك |
duymak istediğim cevapta buydu. Teşekkürler, canım. | Open Subtitles | هذه هى الاجابة التى أردت أن أسمعها شكراً يا عزيزى |
Kulaklıkla duyuyorum. Emin olmalıyız. | Open Subtitles | أنا أسمعها من سماعات الرأس يجب ان نتأكد من ذلك |
Ne zaman odasının yakınından geçsem, büyü yaptığını duyuyorum. | Open Subtitles | في كل مرة أمر بجانب غرفتها أسمعها تهتف أو تقول شيء ما |
Konuştuğu zaman duyuyorum... konuşmaya çalıştığı zaman. | Open Subtitles | أسمعها عندما تتكلم أو عندما تحاول أن تتكلم. |
Sosyal medyayı bırakmayı önerdiğimde en sık duyduğum ikinci itiraz | TED | وهذا ثاني الاعتراضات الشائعة التي أسمعها عندما أقترح ترك وسائل التواصل الاجتماعي. |
oluyor. Ve yine de, muhbirlerle konuştuğunuzda, tekrar eden bir şekilde duyduğum şey gurur. | TED | و مع ذلك، عندما أتحدث إلى كاشفوا الفساد، النبرة المتكررة التي أسمعها هي الفخر. |
duymadım. Hastane 'de olduğum için telefonum kapalıydı. | Open Subtitles | لم أسمعها, هاتفي كان مغلقاً لأنني كنتُ في المشفى |
Onu düşüncelerimde duyabiliyorum ve dün gece onu gördüm. | Open Subtitles | أسمعها في رأسي، وراودتني رؤية لها البارحة |
Ben hikayeni dinlemek istiyorum. | Open Subtitles | لديك قصة لتخبرها . أريد أن أسمعها |
Bu zamana kadar ses deliğinden bu kadar kelime çıktığını duymamıştım evlat. | Open Subtitles | أهاذه هي معظم كلماتك لم أسمعها أبداً تخرج من حفرة صوتك، يافتى |
Rusça bimiyorum ama tehdidi duydum mu anlarım. | Open Subtitles | لا أتحدث الروسية لكني أفهم لهجة التهديد عندما أسمعها |
Onu ev arkadaşı olarak seçerken asla seviştiğini duymam diye bilhassa düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما اخترتها كرفيقة سكن، اعتقدت تحديداً أنني لن أسمعها وهي تمارس الجنس. |
Doğru, bak iyi bir hikaye duyduğumda bunu anlarım sanırım. | Open Subtitles | أنظر , أعتقد أني سأعرف القصة الجيدة عندما أسمعها |
Dolaplar ve kapılar daha önce duymadığım tuhaf sesler çıkarıyormuş gibi geliyor. | Open Subtitles | الأبواب و الخزائن تصدر أصوات صرير غريبة. تصدر أصواتاً لم أسمعها من قبل |
Kahkahalarını duymayı özledim. Soğuk rüzgâr parmaklarıma değiyor... | Open Subtitles | لأنني أشتاق لضحكتك التي أسمعها كلما داعبت الرياح أطراف أصابعي |
Bazen geceleri ağladığını duyarım. Kimsenin onu duymadığını düşündüğü zamanlarda. | Open Subtitles | أحياناً أسمعها تبكي بالليل عندما تظنّ أنّ لا أحد يسمع |
Bir sonraki kitabımı senin hakkında yazmalıyım. İnan bana, güzel bir hikâyeyi nerede duysam tanırım. | Open Subtitles | يحسن بي تأليف كتابي التالي عنكَ صدّقني، أعرف الحكاية الجيّدة حينما أسمعها |
Ben etik kurulunu aramadan önce senden duyalım. | Open Subtitles | قبل أن أذهب إلي مكتب مدير الاستخبارات الوطنية دعني أسمعها منك |