Sonra da hemşehrilerinin üzerinde dişlerini kırdıkları Meksika şekerlerini alabilirsin. | Open Subtitles | ولتحصلي على الحلوى المكسيكية التي يحب أهلك كسر أسنانهم بها |
Sonra yoksul kısma iniyoruz ve fırça yerine çubuk kullanan insanlar görüyoruz, hatta bazen dişlerini parmaklarıyla fırçalıyorlar. | TED | أما بالنسبة إلى الفقراء للغاية نرى الناس يستخدمون الأعواد، ربما ينظفون أسنانهم بأصبعهم، |
Eskiden erkeklerin güldükleri zaman dişlerini göstermemeleri gerekirdi. | Open Subtitles | لم يكن مفترضاً أن يظهر الرجال أسنانهم عندما يبتسمون |
Bir tabak kızartılmış cırcırböceği ile karşılaşan çoğu insan bugün hala irkilebilir, tüm o bacakların ve duyargaların dişleri arasına takıldığını düşündüğünde. | TED | في مواجهة صحن مليء بالصراصير المقلية يتراجع معظم الناس متخيلين أرجل الصراصير وقرون استشعارها وهي تعلق بين أسنانهم. |
diş tellerini bulaşık makinesine koymaları zaten yeterince kötü. Bir şeyler yapamaz mıyız? | Open Subtitles | يكفي أنهم وضعوا مقوّمات أسنانهم في غسالة الأطباق ، ألا نستطيع فعل شيء؟ |
Burada keskin ön dişlerini kullanarak devrilmiş bir ağacın kabuklarını kemirirken bir ayı veya dağ aslanı geldiği takdirde hemen kaçabilecek kadar suya yakın olurlar. | Open Subtitles | هنا يستطيعوا أستخدام أسنانهم الحادة القاطعه لنزع اللحاء من جذوع الشجر المتساقط .. والتغذيه عليه |
Yaşlı kadınların takma dişlerini koydukları gibi... | Open Subtitles | كما تضع النساء العجائزِ أسنانهم الصناعيةِ |
dişlerini temizleyip yumurtalıklarını aldım. | Open Subtitles | أنا أغسل أسنانهم فقط وأجري لهم عملية الاخصاء |
Onların dişlerini de indiremez miydik, ha? | Open Subtitles | لم يستطيعو الحضور لكي لا تقتلع أسنانهم أليس كذلك ؟ |
Bilirsin, hani derler ya, ebeveynler çocukların dişlerini bilemek için kullandıkları kemiklerdir. | Open Subtitles | إنهم يقولون بأن الآباء هم العظام التي يسن عليها الأطفال أسنانهم |
Doğru,kötü dişlerini görmezden gelirsen tabi | Open Subtitles | هذا صحيح، ان لم تحسب عدد أسنانهم الكريهة. |
Sadece dişlerini inceleme şansım oldu o yüzden yaşlarını net olarak söylemek zaman alacak, ama evet daha yaşlılar. | Open Subtitles | لديّ فقط أسنانهم للتحقق من ذلك لذا سيستغرق الأمر وقتاً للحصول على تسنين دقيق ولكن أتفق معك، إنهما أكبر سناً |
Ekstasi genelde insanların dişlerini gıcırdatmasına sebep olur emzik bunu engellemek içindir. | Open Subtitles | إلى جعل الناس يطحنون أسنانهم والمصاصة توقف ذلك |
O çocuğu çiğneyip, kemikleriyle de dişlerini temizleyebilecek adamlar gördüm ben. | Open Subtitles | رجال يمكنهم مضغه نيئاً وكحت أسنانهم بعظامه |
Her ne kadar bizden daha az şeker tüketmiş olsalar da, atalarımızın dişleri de şekere maruz kalmış ve çürümüş. | TED | ففي حين أن قدماء البشر أكلوا سكرا أقل مقارنةً بنا، فإن أسنانهم ظلت معرّضة للسكريات. |
Gençken dişleri dökülür,... ..bademcikleri alınır ve bir yığın vitamin yüklenirler. | Open Subtitles | حين كانوا شباباً، كانوا يقومون بتقويم أسنانهم. لوزهم مستأصلة و جالونات من الفيتامين تُضخّ بهم. |
dişleri ve boynuzları büyümeden önce ayırt edilmesi zordur. | Open Subtitles | يصعب التعرف عليهم قبل نمو أسنانهم و قرونهم الضخمة |
Çocuklarımız diş dökmeyi bitirir bitirmez öfke nöbetleri geçiriyorlar. | TED | صار أطفالنا يصابون بنوبات غضب، مباشرة بعد ظهور أسنانهم. |
Belediye Başkanı'nın adamları çiftçileri dövdüler, o günden beri ağızlarında diş olmadığından sadece lapa yiyebiliyorlar. | Open Subtitles | عندما قام رجال الرائد بضرب أولئك المزارعين من الآن فصاعداً، أصبحوا لا يأكلون شيئاً عدا البودينغ لأنهم فقدوا أسنانهم |
dişlerine kadar silahlılar. Ne tür bir ateş güçleri olduğunu | Open Subtitles | مسلحون حتى أسنانهم ليس لدينا فكرة عن مدى القوة البشرية |
Kendileri bile artık dişlerinde jelibon görmeye başlayana kadar olayı çözememişler. | Open Subtitles | لم يعرفوا حتى أن هناك شيء خاطيء حتى بدئو في رؤيه أسنانهم في العلكه |
Bazı insanlar dişlerinin arasından güler | Open Subtitles | يضحك بعض الناس من خلال أسنانهم على خواطرهم الطيبة |
dişleriyle nefes alma borularını açık tutarlar. | Open Subtitles | و يبقون على منفذهم الهوائي مفتوحا بواسطة أسنانهم |