Hepimiz önce görmezden gelinen ve küçümsenen sonra haklılığını kanıtlayan insanları biliyoruz. | TED | نعرف جميعًا أشخاصًا تم تجاهلهم في البداية لكن أثبتوا للجميع عكس المتوقع. |
Hatta bir de insanları Louisiana ve Texas'tan California'ya taşıyan Batı Kıyısı akışı vardı. | TED | كما كان هناك تيار الساحل الغربي، والذي حمل أشخاصًا من لويزيانا وتكساس إلى كاليفورنيا. |
İngiltere'de üniversitede okurken, bana bu tutkuyu nasıl yönlendirip dinime nasıl katkı sağlayacağımı gösteren insanlarla tanıştım. | TED | عندما كنت أدرس في الجامعة في بريطانيا، التقيت أشخاصًا آخرين أروني كيفية توجيه تلك الرغبة والمساعدة من خلال ديني. |
Facebook'ta insanları arkadaşlıktan çıkarıyoruz ve insanları veya grupları kötü gösteren ya da ayrımcı insanlarla karşılaştığımızda fikirlerini gözden geçirmek konusunda onlarla konuşmak için ısrar etmiyoruz. | TED | ونلغي صداقتنا مع الأشخاص على فيسبوك، وعندما نقابل أشخاصًا يمارسون التمييز أو يشيطنون الأفراد أو المجموعات، نحن لا نصرّ على التحدث معهم للاعتراض على آرائهم ومناقشتها. |
Lütfen, sizin göreviniz dışarı çıkmak, ve hepimizi kurtaracak birilerini göndermek. | Open Subtitles | من فضلكم، مهمّتكم هي أن تخرجوا وترسلوا أشخاصًا لإنقاذ بقيّتنا. |
- Sana birilerini öldürttü mü? | Open Subtitles | هل جبرك على قتل أشخاصًا أيضًا؟ لا. |
Terra Nova'dan ayrıldıktan sonra nasıl hayatta kalınacağını öğrenene dek pek çok insanımızı kaybettik. | Open Subtitles | أوَتعلم، بعد أن تركنا "تيرا نوفا"، لقد خسرنا أشخاصًا طيّبين قبل أن نتعلّم كيف ننجواْ... |
Merdivenlerde zaman geçirmek isteyen insanları görmek büyüleyici bir şey. | TED | إنه أمر رائع بالنسبة لي أنك ترى أشخاصًا يريدون أن يقضوا الوقت على الدرج. |
Fikir aslında oldukça basit: insanları rastgele seçiyoruz ve onları parlementoya koyuyoruz. | TED | والفكرة في الواقع بسيطة جدا: نختار عشوائيا أشخاصًا ونضعهم في البرلمان. |
Yani ne de olsa siyahi insanları ve kadınları etkileyen bir mesele illaki kadın olan bir siyahi insanı ya da siyahi olan bir kadını etkiler mi? | TED | أعني، بعد كل شيء، القضية التي تؤثر على السود والقضية التي تؤثر على النساء، أليس من الضرورى أن تشمل هذه أشخاصًا سودًا هم نساء ونساءً من السود؟ |
Model olarak neden böyle insanları seçiyorum? | TED | لماذا أختار أشخاصًا هكذا ليكونوا عارضاتي؟ |
Birgün, bu ülke benim gibi insanları kabul edecek. | Open Subtitles | ولكن سيأتي اليوم الذي ستقبل به هذه الدولة أشخاصًا مثلي. |
Ama sonra aynı düğüne gidecek olan insanlarla karşılaşıp durdum. Damada benim kadar yakın bile değillerdi... | TED | ومن ثم ظللتُ أقابل أشخاصًا ممن كانوا ذاهبين لنفس الزفاف، ولم يكونوا قريبين للعريس كما كنتُ أنا، |
Seninle aynı durumda olan insanlarla tanışabileceğin yerler. | Open Subtitles | أماكن تقابلين فيهم أشخاصًا حالهم مثل حالك. |
Ama hayır, dünyayı görmek, değişik insanlarla tanışmak istedim. | Open Subtitles | لكن لا، أردت أن أرى العالم وأقابل أشخاصًا مشوقين |
- Herkes birilerini kaybetti. | Open Subtitles | كلنا فقدنا أشخاصًا. |
Gonzales birkaç hafta önce beni öldürmeleri için birilerini yolladı. | Open Subtitles | (غونزاليز) أرسل أشخاصًا ليقتلوني منذ عدة أسابيع |
Hepimiz birilerini kaybettik! | Open Subtitles | جميعنا خسرنا أشخاصًا! |
Terra Nova'dan ayrıldıktan sonra nasıl hayatta kalınacağını öğrenene dek pek çok insanımızı kaybettik. | Open Subtitles | أوَتعلم، بعد أن تركنا "تيرا نوفا"، لقد خسرنا أشخاصًا طيّبين قبل أن نتعلّم كيف ننجواْ... |