Dürüst olmak gerekirse, sizi uyarmanın uygun olduğunu hissediyorum, burada kimse sizin küçük reality show'unuzun bir parçası olmak istemiyor. | Open Subtitles | بصراحة، أشعر بأنّه ملائم لتحذيرك لا أحد يريد أن يكون جزء من برنامجك |
Ve bir süre bunun hayatımızın en önemli anlarından biri olarak kalacağını hissediyorum. | Open Subtitles | وأنا أشعر بأنّه سيصبح شيء بارز جدا في حياتنا لفترة |
Efendim, eğer çocukları bulamazsam sinir krizi geçirecekmişim gibi hissediyorum. | Open Subtitles | سيّدي، أشعر بأنّه سيصيبني انهيار عصبيّ إن لم أعثر على هذين الطفلين |
Yapıp kurtulmak en iyisi gibi geliyor. | Open Subtitles | ما زلتُ أشعر بأنّه من الأفضل أن أنتهي منه وحسب |
Ona daha önemli bir şey için ihtiyacı olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | أنا أشعر بأنّه يحتاجها للشيء أكثر أهميّة. |
Elimde bir bıçak varken kontrolü kendimde hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأنّه طوع أمري والسكّين في يدي |
Beni kendine çektiğini hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأنّه يأخذني إليه |
Kendimi kullanılmış hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأنّه قد تمّ استغلالي |
Dünyadaki büyük sorunları çözebilecekmişim gibi geliyor. | Open Subtitles | أشعر بأنّه يمكنني أن أحل أكبر مشاكل العالم |
Soruşturma varken çalışma seanslarımızı devam ettirmemeliyiz gibi geliyor. | Open Subtitles | في خضم التّحقيق وكلّ هذا، أشعر بأنّه يفضّل لو أوقفنا جلساتنا التعليميّة. |
Onun burnunu çekiyormuşum gibi hissettim ve bu bir psikolojik şiddet değildi. | Open Subtitles | ... أشعر بأنّه علي أن أسحب أنفه . و أعلمه العنف بدلاً من النفسية |
Yine ekilmişsin gibi duruyor. | Open Subtitles | أشعر بأنّه تمّ إلغاء موعدكِ من جديد |
Uzun zamandır bir ev gibi gelmiyor. | Open Subtitles | لم أعد أشعر بأنّه الوطن منذ وقت طويل |