Ve zaman akıp giderken, başka şeyler hakkında daha fazla öğrendim, sanırım sonuçlar kadar biraz daha iyi işe yarayacaktı. | TED | وبينما يمر الوقت، تعلمت أشياء أكثر عن أشياء أخرى، أعتقد أن الأمور تحسنّت أكثر بقليل، كما هو حال النتائج. |
Hayatından başka şeyler de tehlikede. | Open Subtitles | وهناك أشياء أكثر من حياتها مهددة بالضياع |
Bunca yıl sonra nasıl olur da benden çok daha fazla şey biliyorsun? | Open Subtitles | بعد كل هذه السنين ما زلتي تعرفين أشياء أكثر مما أعرف |
Ayrıca tarih sınıfına gideceğim çünkü ne kadar çok beklersem öğrenecek daha fazla şey olacak. | Open Subtitles | سوف آخذ مقرراً في التاريخ وإذا لم أفعل فسوف اضطر لدراسة أشياء أكثر |
Payımdan daha fazlasını görmek zorunda kaldım: şiddeti ve toplumun karanlık arka sokaklarını gördüm ve bu benim görüşlerimi aydınlattı. | TED | لقد رأيت أشياء أكثر مما ينبغي من العنف والجانب المظلم من المجتمع، وهذا أثر على آرائي. |
Şimdi, buradaki anafikir ise daha fazla veri bizim sadece daha fazla görmemizi değil, baktığımız şeyin daha fazlasını görmemizi sağlar. | TED | المقصود بهذا هو أن كثرة البيانات لا تسمح لنا فقط برؤية أشياء أكثر عن ما نراه. |
Size anlatmaya çalıştıklarımdan çok daha fazlası var. | Open Subtitles | هناك أشياء أكثر من هذا بكثير كنتُ أريد أن أقولها لك |
Sanki kendime daha çok güveniyorum, daha çok şey biliyorum. | Open Subtitles | مثل أنني أشعر بثقة أكثر و أنني أعرف أشياء أكثر |
Kardeşlerinden bir şey saklıyorsa belki başka şeyler de saklıyordur. | Open Subtitles | إذا أخفيت شيئاً واحداً عن إخوتك فأنك ربما تخفي أشياء أكثر |
Dinle, evlat.. dünyada çalışmaktan başka şeyler de var. | Open Subtitles | كما تعرف, حياتك تتطلب أشياء أكثر من العمل. |
Keşke babam bundan başka şeyler de almış olsaydı. | Open Subtitles | أتمنى لو أن أبي حزم أشياء أكثر بقليل من هذه فقط |
Ailemiz için, sana toprak bir zeminden daha fazla şey verebilmek için. | Open Subtitles | , لعائلتنا , لأعطائك ِ أشياء أكثر من أرضية قذرة |
Menüde de sıcak ve ekşi çorbadan çok daha fazla şey var. | Open Subtitles | وهناك بالتأكيد أشياء أكثر على القائمة من حساء ساخن وحامض. |
Gördüğümüz şey, gerçekten, toplum yanlısı olan takımlar, parayı bireysel harcayanlara göre daha fazla şey sattılar. | TED | ما نراه هو ، في الواقع ، الفرق المهتمة بالمجتمع تبيع أشياء أكثر من الفرق التي تحتفظ بالمال لنفسها ومن بين طرق التفكير في هذا |
Sanırım ben ondan daha fazlasını yaptığım için biraz kıskanç. | Open Subtitles | أعتقد أنه غيور لأني أنجزت أشياء أكثر منه |
Lois, bence Clark sandığından çok daha fazlasını sunabilir. | Open Subtitles | لويس أعتقد أن كلارك قادر على تقديم أشياء أكثر مما تتصورين |
Ve o ruh, sıradan bir boya kutusuna duvarlardan daha fazlasını yıkma gücü verdi. | Open Subtitles | و بطريقة ما هذه الروح أعطت للرذاذ الطلاء القدرة لهدم أشياء أكثر من الجدران |
Belki de onda düşündüğünden daha fazlası vardır. | Open Subtitles | لا ، ربما لديها أشياء أكثر من التي فكرت أنت فيها |
Bu salak şeyden çok daha fazlası gerekecek. | Open Subtitles | أنا سوف أفعل أشياء أكثر من هاذا الشيء الغبي |
Ya fark ettiğinden daha fazlası değişmişse? | Open Subtitles | ماذا لو تغيرت أشياء أكثر مما تدركين؟ |
- Benden çok şey beklese de bana inancı yok. | Open Subtitles | إنها تريد أشياء أكثر منى و لكنها لا تثق بى |
Eğlenceli ve çekici olan daha çok şey var. | TED | هناك أشياء أكثر يمكننا القيام بها ذات متعة وتعلق أكبر |