Evet, hayatta piyano yarışmasından daha önemli şeyler de var. | Open Subtitles | نعم, هناك أشياء أهم في الحياة من مسابقة بيانو |
Çünkü hakkında düşünmem gereken daha önemli şeyler var, hayatta kalmak gibi. | Open Subtitles | لأنه عندي أشياء أهم لأفكر بها مثل النجاة |
NCIS'e gelmek yerine yapacak daha iyi işlerim var. | Open Subtitles | لدي أشياء أهم أفعلها أفضل من العودة إلى الشعبة. |
Daha sonra konuşuruz. Senin endişe edecek daha önemli işlerin var. | Open Subtitles | و سنتحدث لاحقاً لديك أشياء أهم لتعتنى بها |
Sizin de benim de yapacak başka işlerimiz var. | Open Subtitles | لديك أشياء أهم لتقومين بها, ولدي أشياء اهم لأقوم بها. |
Bak, bunu daha sonra düşünürüz. Şimdi daha önemli işlerimiz var. | Open Subtitles | هل يمكننا تأجيل هذا فهنالك أشياء أهم مثل |
O artık gitti ve bizim de düşünecek daha önemli şeylerimiz var. | Open Subtitles | لقد ذهب الأن ولدينا أشياء أهم للتفكير بها |
Az önce olanlar konusunda tüm gün endişelenebilirdim, ama daha önemli işlerim vardı. | Open Subtitles | بإمكاني إمضاء اليوم بأكمله للتفكير فيما حدث للتو لكن لدي أشياء أهم لأقوم بها |
Çünkü hakkında düşünmem gereken daha önemli şeyler var, hayatta kalmak gibi. | Open Subtitles | لأنه عندي أشياء أهم لأفكر بها مثل النجاة |
Ama bazen kurallardan daha önemli şeyler vardır. | Open Subtitles | للإدارة العليا, لكن أحياناً هناك أشياء أهم من القوانين |
Ama zaman geçip yaşlandıkça hayatta ondan daha önemli şeyler oluyor. | Open Subtitles | لكن مع مرور الوقت وتقدمي بالعمر هنالك أشياء أهم في هذه الحياة |
Sorun değil. Konuşmamız gereken daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | لا يهم، لدينا أشياء أهم لنناقشها |
Bir evlilikte ondan çok daha önemli şeyler vardır. | Open Subtitles | - دعيني أخبرك شيئا - هناك أشياء أهم من ذلك في الزواج |
- Yapacak daha iyi işlerim var. | Open Subtitles | لدي أشياء أهم لفعلها نحن لا لدينا |
Seninle dini tartışmalar yapmaktan daha iyi işlerim var. | Open Subtitles | لقد تأخر الوقت يا (والتر) ولديّ أشياء أهم أقوم بها... أهم من هذه المناقشة الدينية التي أخوضها ممعك |
Hala hayatta olan annen için anma töreni planlamaktan daha önemli işlerin olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | كنت أفكر في الواقع أن لديك أشياء أهم بكثير للقيام من وضع خطة لخدمة النصب التذكاري لأمك، |
Yapacak başka işlerimiz var. | Open Subtitles | لدينا أشياء أهم يجب القيام بها |
TK: Şehir liderleri sıklıkla şunu söylediğinde, "Bayrak için kaygılanmaktan daha önemli işlerimiz var." yanıtım şu oluyor, "Harika bir bayrağınız olsa, insanların bu daha önemli şeylerle yüzleşmesi için altında toplanabileceğiniz bir sancağınız da olur." | TED | تيد: غالباً عندما يقول قادة المدن "لدينا أشياء أهم من القلق حيال علم مدينة" تكون إجابتي "إن كان لكم علم مدينة رائع سيكون ذلك بمثابة راية ينضوي تحتها الجميع لمواجهة تلك الأشياء الأكثر أهمية" |
Düşünecek daha önemli şeylerimiz var. | Open Subtitles | هناك أشياء أهم نفكر بها |